Hutbede, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.s) ashabıyla arasında geçen bir olay hatırlatılarak çalışmanın ve helal kazancın İslam'daki yeri anlatıldı. Bir sahabenin güçlü bir adamı görüp "Keşke bu adam gücünü Allah yolunda kullansa!" demesi üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.s), ailesinin geçimini sağlamak, anne babasının ihtiyaçlarını gidermek ve kendi onurunu korumak için çalışan kişinin de Allah yolunda olduğunu buyurmuştur.

İslam'da Çalışmanın ve Helal Kazancın Önemi

Hutbede, İslam dininin kişinin helal ve meşru yollardan rızkını temin etmesini, kimseye yük olmadan çalışmasını bir ibadet olarak gördüğü belirtildi. El emeği ve alın terinin mukaddes kabul edildiği, tembellik, dilencilik ve zaman israfının ise yasaklandığı vurgulandı. Kur'an-ı Kerim'deki, "İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır ve çalıştığını da görecektir" ayeti hatırlatılarak, dünya ve ahiret huzurunu elde etmek için çalışmanın önemi öğütlendi.

Helal Kazanç Yolları ve Haramlar

Hutbede, kazancın helal olmasının yanı sıra, kazanç yollarının da meşru olması gerektiği vurgulandı. Allah'ın haram kıldığı şeylerin alınıp satılmasının meşru olmadığı belirtilerek, alkol, kumar, faiz, karaborsacılık, tefecilik ve stokçuluk gibi haramlardan uzak durulması gerektiği hatırlatıldı.

İşçi ve İşverenin Sorumlulukları

Hutbede, İslam'a göre hem işçi hem de işverenin bir takım sorumlulukları olduğu ifade edildi. İşçinin işyerini ve malzemeleri emanet bilmesi, dürüst olması ve işini aksatmaması gerektiği belirtilirken, işverenin de işçinin hakkını zamanında vermesi, ağır şartlarda çalıştırmaması, sosyal haklarını gözetmesi ve dini vecibelerini yerine getirmesine engel olmaması gerektiği vurgulandı. İşverenin adaletli davranması, işçiye baskı uygulamaması, onurunu zedelememesi ve haksız yere işten çıkarmaması gerektiği de hatırlatıldı. Ayrıca işyerinin güvenliğinin sağlanması ve sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturulmasının işverenin sorumluluğu olduğu ifade edildi.

Üstünlük Takvadadır

Hutbenin sonunda, Allah katında işçi ya da işveren olmanın bir üstünlüğü olmadığı, üstünlüğün takvada olduğu vurgulandı. Huzur ve mutluluğun sadece tüketmekte değil, paylaşmakta ve kanaat göstermekte olduğu hatırlatılarak hutbe, Peygamber Efendimiz'in (s.a.s) rızkın helal yollardan istenmesi ve haramdan kaçınılması yönündeki hadisiyle son buldu.