Newsweek'in değerlendirmesine göre, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi Körfez ülkeleri, İran, İsrail ve NATO üyesi Türkiye'yi de içeren bölgedeki güç rekabetinde kendilerini giderek daha önemli diplomatik ve ekonomik aktörler olarak konumlandırıyor.

BAE'de siyaset bilimi profesörü Abdulkhaleq Abdulla, Newsweek'e yaptığı açıklamada, "Körfez ülkeleri bölgede bir ağırlık merkezi haline geldi ve hem kolektif olarak hem de bireysel olarak küresel merkezler olarak öne çıktı" dedi. Abdulla, bu ülkelerin sadece finansal güçleriyle değil, aynı zamanda dünya başkentlerinde yankı bulan dostlukları ve diplomatik faaliyetleriyle de tanındığını vurguladı.

Doha'nın Ateşkes Rolü Şaşırtıcı Değil

Analiz, son çatışmanın Ortadoğu'da "stratejik bir yeniden dengelenmeyi" beraberinde getirdiğini belirtiyor. Arap devletleri liderliklerini ortaya koyarken, İran'ın nüfuzu üzerindeki kontrolleri memnuniyetle karşılıyor ve İsrail'e yönelik eleştirilerini sürdürüyorlar.

Trump'ın Suudi Arabistan, Katar, BAE ve Türkiye ile yakın bağlarda büyük çıkarlar gördüğüne işaret edilen analizde, ABD Başkanı'nın İsrail ile de ilişkilerini sürdürdüğü belirtildi. Üç Körfez ülkesi, Trump'ın yurt dışına yaptığı ilk ziyaretin adresi olmuştu.

Chatham House'dan Dr. Neil Quilliam, Körfez ülkelerinin "ulusötesiciliği benimseyerek Trump yönetimiyle iyi bir konuma geldiğini" ve geleneksel müttefikler Mısır ile Ürdün'ü geri planda bıraktığını ifade etti. Newsweek'e göre, Körfez ülkelerinin savaş diplomasisindeki rolünü en iyi ortaya koyan örneklerden biri Katar oldu. İran'ın nükleer tesislerine düzenlenen ABD saldırısının ardından Katar'daki ABD üssünün hedef alınması ve saldırıdan önce ABD'ye haber verilerek Körfez ülkeleriyle koordinasyon sağlanması, bu ülkelerin önemini gösterdi.

Quilliam, "Katar ve İran arasındaki bağların gücü düşünüldüğünde Doha'nın Tahran ve Tel Aviv arasında ateşkesi müzakere edebilmesi şaşırtıcı değil" yorumunda bulundu.

İsrail İlişkileri ve İki Devletli Çözüm

Körfez ülkelerinin İsrail ile ilişkilerini de ele alan Quilliam'a göre, Körfez ülkeleri Trump'ı iki devletli çözümü kabul etmesi için Netanyahu'ya baskı yapmaya ikna edecek kadar nüfuz sahibi değil. Quilliam, Katar ve Suudi Arabistan'ın İsrail'e Gazze, Batı Şeria, Suriye ve İran konularında yönelttiği eleştirilerin ABD ile ayrı düşebilecekleri noktalar olduğunu belirtti.

Bu analiz, Ortadoğu'daki güç dinamiklerinin değiştiğini ve Körfez ülkelerinin artan bir diplomatik ve siyasi etkiye sahip olduğunu ortaya koyuyor.