Doğu Anadolu Fay Hattı Alarm Veriyor Tehlike Nerede?

Dicle Üniversitesi (DÜ) Mühendislik Fakültesi Maden Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Kavak, fay hatlarının sıkışması sonucu depremlerin meydana geldiğini hatırlattı. Prof. Dr. Kavak, Doğu Anadolu Fay Hattı başta olmak üzere Bingöl ve çevresinin, enerjinin yoğun olarak biriktiği alanlar arasında yer aldığını ifade etti.
Doğu Anadolu Fay Hattı ve Bingöl'ün Kritik Konumu
Prof. Dr. Kavak, Doğu Anadolu Fay Hattı'nın Hatay'dan başlayıp Adıyaman ve Malatya üzerinden Bingöl'e ulaştığını dile getirdi. Kavak'ın açıklamasına göre, "Bingöl-Karlıova dediğimiz kesim, Kuzey Anadolu Fay Hattı ile birleşip, Karadeniz Bölgesi'nin alt sınırından Marmara Denizi'ne kadar devam etmektedir. Bu, Bingöl'deki sıkışmayı oluşturan Doğu Anadolu sınırı boyunca devam eden bir bindirme kuşağı ve buna 'Bitlis-Zagros' kuşağı deniliyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden İran'a kadar devam eder. Sürekli hareket sonucu Anadolu topraklarını sıkıştırdığı için her sene 4 santimetre kütlenin ileriye inmesi sonucu ciddi enerji açığa çıkıyor. Bu enerjinin açığa çıkması sonucu fay hatlarımız kırılıyor."
"Yoğun Bir Enerji Birikmiş Durumda"
Depremin zamanı ve şeklinin tespit edilemediğini vurgulayan Kavak, ancak sıkışmaların ve enerji transferinin gerçekleştiğinin bilimsel olarak belirlendiğini kaydetti. Kavak, "Şu anda en tehlikeli bölgelerimizden biri Bingöl ve çevresi. Hem Bitlis-Zagros kuşağının hareketi hem de Doğu Anadolu Fay Hattı'nın da enerjiyi boşaltması söz konusu. Bunun sonucunda da Bingöl ve çevresindeki bütün bölgelerde deprem olasılığı fazla görünmekte. Önümüzdeki süreçte 6, uzun vadede 7 büyüklüğünde deprem olabilir. Yoğun bir enerji Doğu Anadolu Fay Hattı boyunca birikmiş durumda." sözleriyle uyarısını yineledi.

Diğer Uzmandan Detaylı Analiz: Küçük Sarsıntılar Büyük Depremle Bağlantılı Değil
Fırat Üniversitesi (FÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Aksoy ise Bingöl'ün Kiğı ilçesinde son bir haftada yaşanan sarsıntıların, beklenen olası büyük depremle doğrudan bağlantılı olmadığını belirtti. Aksoy, bölgedeki bu tür depremlerin, Kuzey Anadolu Fay Zonu üzerindeki Yedisu Segmenti ile Doğu Anadolu Fay Zonu arasında kalan ve çok uzun olmayan bağımsız fayların zaman zaman kırılmasıyla meydana geldiğini ifade etti.
Prof. Dr. Aksoy, bölgenin 24 Ocak 2020 Elazığ depreminden sonra sismik aktivite bakımından yoğun olduğunu ancak Karlıova ve Kiğı'daki bağımsız fayların 6'nın üzerinde deprem üretme potansiyeline sahip olmadığını aktardı. Depremlerin büyüklüğünün fayların uzunluğu ve kırılan bölümünün uzunluğuyla ilişkili olduğunu vurgulayan Aksoy, "Kuzeyde Yedisu Segmenti'nin bir sismik boşluk olarak durduğunu biliyoruz. Uzun zamandan beri deprem üretmemiş. Güneyde Palu ve Bingöl arasında kalan Doğu Anadolu Fay Zonu'nun bir bölümünde de uzun zamandır deprem meydana gelmediğini biliyoruz. Yıkıcı etki meydana getirebilecek, 6,5 üzerinde depremleri bu fayların üzerinde beklemek gerekir." diyerek bölge için asıl riskin Yedisu Segmenti (KAF) ve Doğu Anadolu Fay Zonu'nun Palu-Bingöl arasındaki bölümü olduğunu belirtti.
Uzmanların farklı bakış açılarıyla ortaya koyduğu bu değerlendirmeler, bölgedeki sismik aktivitenin yakından takip edilmesi ve gerekli önlemlerin alınmasının hayati önem taşıdığını bir kez daha gözler önüne seriyor.