Bugünün Haberi
1 Mart 2025, 19:29
14
(Güncellendi: 24 Temmuz 2025, 18:40)

Ezan Okunurken Su İçmek Orucu Bozar mı? İşte Uzmanların Açıklamaları

Ramazan ayında oruç tutan birçok kişi, imsak vaktinin hassasiyetini ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken detayları merak eder. Özellikle sabah ezanı okunurken su içmenin oruç üzerindeki etkisi sıkça sorulan bir konudur. İslam âlimleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıklamalarına göre, ezan okunurken su içmek orucu bozar. İşte bu konuda bilmeniz gereken tüm detaylar.
Ezan Okunurken Su İçmek Orucu Bozar mı? İşte Uzmanların Açıklamaları

Ezan Vakti: İmsağın Başlangıcı

Sabah ezanı, imsak vaktinin başladığını duyuran bir çağrıdır. Bu andan itibaren oruçlu kişilerin yeme, içme ve cinsel ilişki gibi fiillerden kesinlikle uzak durması gerekir. Ezan okunmaya başlandığı anda imsak vakti girmiş sayılır ve bu süre zarfında tüketilen herhangi bir şey, orucu bozar.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıklamalarına göre:

İmsak vakti: Tan yerinin ağarmasıyla başlar ve bu süre zarfında yeme-içme kesilmelidir.
Ezanla birlikte: Ezan sesi duyulduğu anda su dahil hiçbir şey tüketilmemelidir.
Küçük bir yudum bile: Ezan sırasında içilen bir yudum su bile orucu bozar.
Bu nedenle, ezan başladı mı eldeki bardağı veya yiyeceği anında bırakmak, iman hassasiyetinin gereğidir.


Sabah Ezanı Sırasında Su İçmek Orucu Bozar mı?

Sabah ezanı sırasında su içmek, orucun temel şartını ihlal ettiği için geçersizliğe yol açar. Diyanet'in açıklamalarına göre:

İmsak sonrası: Ezanla birlikte imsak vakti başladığından, su içmek orucu bozar.
Bilinçli veya bilinçsiz: Ezan başladıktan sonra içilen su, kişinin farkında olup olmadığına bakılmaksızın orucu bozar.
Dikkatli olmak: Ezan bitene kadar içilebileceğini düşünenler yanılır. Ezan başlar başlamaz içme eylemini sonlandırmak gerekir.
Bu durumda, kişinin o günü oruçlu geçirmesi mümkün olmaz ve daha sonra kaza etmesi gerekir.

Bilmeden veya Yanlışlıkla Ezan Okunurken Su İçmek Orucu Bozar mı?

Evet, bilmeden veya yanlışlıkla da olsa sabah ezanı sırasında su içmek orucu bozar. Çünkü imsak vakti girdiği anda oruç kuralları devreye girer. Dalgınlık, saat karışıklığı veya ezanın duyulmaması gibi mazeretler, orucun bozulmasını engellemez.

Diyanet kaynaklarında şu ifadeler yer alır:

Bilmeden içmek: Saatin yanlış ayarlanması veya ezanın duyulmaması durumunda bile oruç bozulmuş sayılır.
Kaza gerektirir: Günah işlememiş olsanız da, o günün orucunu yeniden tutmanız gerekir.
Kefaret gerekmez: Bilmeden veya yanlışlıkla yapılan hatalar genellikle kefaret gerektirmez, sadece kaza yeterlidir.
Bu nedenle, sahur vaktinde daha dikkatli olmak ve ezanla birlikte yeme-içmeyi kesmek büyük önem taşır.


12 Eylül 2025, 14:51
7

Panoptikon’dan Palantir’e: İnsanlığın Dijital Kalesi Nasıl Düşürüldü?

Palantir gibi yapay zeka şirketleri, insanlığın özel hayatını adım adım ele geçiriyor. Artık gözetim yalnızca davranışları değil, bilinçaltını bile hedef alıyor. Bu dijital kuşatmanın detaylarını haberimizde bulabilirsiniz…
Panoptikon’dan Palantir’e: İnsanlığın Dijital Kalesi Nasıl Düşürüldü?

Dijital çağın en büyük tehditlerinden biri artık sadece devletlerin gözetim mekanizmaları değil, yapay zeka destekli özel şirketlerin kurduğu devasa izleme ağları. 18. yüzyılın karanlık zindanlarından 19. yüzyılın ışıklarla dolu Panoptikon modeline uzanan gözetim anlayışı, günümüzde çok daha sinsi bir biçim aldı. Artık mahkumlar değil, tüm insanlık görünmez bir nezarethanede tutuluyor. Palantir gibi yapay zekaya dayalı yazılım şirketleri, bireylerin sosyal medya alışkanlıklarından sağlık verilerine, alışveriş tercihlerinden konum bilgilerine kadar milyonlarca kişisel detayı toplayarak, her insan için ayrıntılı bir dosya oluşturuyor. Bu veriler yalnızca ticari amaçlarla değil, siyasi mühendislikten askeri operasyonlara kadar geniş bir alanda kullanılıyor. Şirketler, bireylerin kendilerinin bile farkında olmadığı düşünce ve duygularını analiz ederek onları hedefliyor.

Dijital Kuşatma ve Yeni Tehlike

Artık gözetim dışarıdan dayatılan bir ışık bombardımanı değil, içeriden işleyen bir zihin işgali. Palantir’in sağladığı teknolojiler sayesinde bireyler yalnızca davranışlarıyla değil, bilinçaltındaki eğilimleriyle de çözülüyor. Bu durum, klasik totaliter rejimlerin itaat talebini aşarak, bireyin düşüncelerini önceden bilip ona göre yönlendiren daha sinsi bir baskı biçimine dönüştü. İnsanlar artık sadece tüketim alışkanlıklarıyla değil, korkuları ve zafiyetleri üzerinden manipüle ediliyor. Algoritmalarla güdülen, reklamlarla borç batağına çekilen bireyler, adeta dijital bir işgalin esiri haline geldi. Üstelik bu güç devletlerin değil, ticari kaygılarla hareket eden şirketlerin elinde. İnsanlık için asıl tehdit, bilincin işgalini bile aşan, bilinçaltının gasp edilmesi. Bu yeni gözetim çağında, bireylerin mahremiyeti ve özgürlüğü tarihte hiç olmadığı kadar tehlike altında.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...