Bugünün Haberi
1 Mart 2025, 19:29
10
(Güncellendi: 30 Nisan 2025, 12:06)

Ezan Okunurken Su İçmek Orucu Bozar mı? İşte Uzmanların Açıklamaları

Ramazan ayında oruç tutan birçok kişi, imsak vaktinin hassasiyetini ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken detayları merak eder. Özellikle sabah ezanı okunurken su içmenin oruç üzerindeki etkisi sıkça sorulan bir konudur. İslam âlimleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıklamalarına göre, ezan okunurken su içmek orucu bozar. İşte bu konuda bilmeniz gereken tüm detaylar.
Ezan Okunurken Su İçmek Orucu Bozar mı? İşte Uzmanların Açıklamaları

Ezan Vakti: İmsağın Başlangıcı

Sabah ezanı, imsak vaktinin başladığını duyuran bir çağrıdır. Bu andan itibaren oruçlu kişilerin yeme, içme ve cinsel ilişki gibi fiillerden kesinlikle uzak durması gerekir. Ezan okunmaya başlandığı anda imsak vakti girmiş sayılır ve bu süre zarfında tüketilen herhangi bir şey, orucu bozar.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıklamalarına göre:

İmsak vakti: Tan yerinin ağarmasıyla başlar ve bu süre zarfında yeme-içme kesilmelidir.
Ezanla birlikte: Ezan sesi duyulduğu anda su dahil hiçbir şey tüketilmemelidir.
Küçük bir yudum bile: Ezan sırasında içilen bir yudum su bile orucu bozar.
Bu nedenle, ezan başladı mı eldeki bardağı veya yiyeceği anında bırakmak, iman hassasiyetinin gereğidir.


Sabah Ezanı Sırasında Su İçmek Orucu Bozar mı?

Sabah ezanı sırasında su içmek, orucun temel şartını ihlal ettiği için geçersizliğe yol açar. Diyanet'in açıklamalarına göre:

İmsak sonrası: Ezanla birlikte imsak vakti başladığından, su içmek orucu bozar.
Bilinçli veya bilinçsiz: Ezan başladıktan sonra içilen su, kişinin farkında olup olmadığına bakılmaksızın orucu bozar.
Dikkatli olmak: Ezan bitene kadar içilebileceğini düşünenler yanılır. Ezan başlar başlamaz içme eylemini sonlandırmak gerekir.
Bu durumda, kişinin o günü oruçlu geçirmesi mümkün olmaz ve daha sonra kaza etmesi gerekir.

Bilmeden veya Yanlışlıkla Ezan Okunurken Su İçmek Orucu Bozar mı?

Evet, bilmeden veya yanlışlıkla da olsa sabah ezanı sırasında su içmek orucu bozar. Çünkü imsak vakti girdiği anda oruç kuralları devreye girer. Dalgınlık, saat karışıklığı veya ezanın duyulmaması gibi mazeretler, orucun bozulmasını engellemez.

Diyanet kaynaklarında şu ifadeler yer alır:

Bilmeden içmek: Saatin yanlış ayarlanması veya ezanın duyulmaması durumunda bile oruç bozulmuş sayılır.
Kaza gerektirir: Günah işlememiş olsanız da, o günün orucunu yeniden tutmanız gerekir.
Kefaret gerekmez: Bilmeden veya yanlışlıkla yapılan hatalar genellikle kefaret gerektirmez, sadece kaza yeterlidir.
Bu nedenle, sahur vaktinde daha dikkatli olmak ve ezanla birlikte yeme-içmeyi kesmek büyük önem taşır.


1 Temmuz 2025, 17:25
1

Albert Einstein'ın Beyni Neden Çalındı? Ölümünden Sonraki Gizemli Olayın Perde Arkası!

Bilim dünyasının en parlak zihinlerinden biri olarak kabul edilen Albert Einstein'ın beyin çalınması olayı, modern bilim tarihinde ve popüler kültürde hala büyük bir merak konusu olmaya devam ediyor. 1955 yılında hayata gözlerini yuman dehanın beyninin, ölümünden sadece yedi saat sonra otopsiyi yapan doktor tarafından rızası dışında çıkarılması, hem etik tartışmaları hem de bilimsel merakı tetiklemişti. Peki, bu sıra dışı olay nasıl yaşandı ve arkasındaki neden neydi?
Albert Einstein'ın Beyni Neden Çalındı? Ölümünden Sonraki Gizemli Olayın Perde Arkası!

Vasiyete Rağmen Gerçekleşen Olay: Beynin Akıbeti


Albert Einstein, 18 Nisan 1955'te Princeton Hastanesi'nde karın aort anevrizması nedeniyle vefat ettiğinde, aslında bedeninin yakılmasını ve küllerinin gizlice dağıtılmasını istemişti. Amacı, ölümünden sonra kişiliğinin ve bedeninin bir kült objesi haline gelmesini engellemekti. Ancak bu vasiyet, otopsiyi gerçekleştiren baş patolog Dr. Thomas Harvey tarafından çiğnendi.

Dr. Harvey, Einstein'ın ailesinin izni olmaksızın beynini çıkardı ve yanına aldı. Bu şok edici eylemin temel motivasyonu, Einstein'ı bu kadar eşsiz kılan zekanın biyolojik sırrını çözme arzusuydu. Harvey, beyni dikkatlice inceleyerek insan dehasının anatomik veya hücresel farklılıklarını keşfedebileceğine inanıyordu.



Media content

Beynin 50 Yıllık Yolculuğu ve Bilimsel İncelemeler


Dr. Harvey'in bu izinsiz müdahalesi büyük tartışmalara yol açtı ve kendisi hastanedeki görevinden alındı. Ancak, Einstein'ın ailesiyle yapılan görüşmeler sonucunda, beynin bilimsel araştırmalar için kullanılması koşuluyla olaya onay verdiler. Bunun üzerine Einstein'ın diğer bedensel kalıntıları vasiyeti üzerine yakılarak bilinmeyen bir yere dağıtıldı.

Dr. Harvey, beyni 240 parçaya böldü ve özel solüsyonlar içinde kavanozlarda muhafaza etti. Sonraki yarım yüzyıl boyunca, Harvey bu parçaları farklı zamanlarda ve farklı yerlerde sakladı; hatta bazı söylentilere göre bir kurabiye kavanozunda bile taşıdı. Bu süreçte, Einstein'ın beyni üzerinde beklediği kadar kapsamlı bir araştırma yapamadı, çünkü o dönemdeki teknoloji ve beyin bilimi yeterli değildi.

Yıllar içinde beynin bazı parçaları, çeşitli araştırmacılara gönderilerek incelendi. Bu çalışmaların bazılarında, Einstein'ın beyninin genel büyüklüğünün ortalamanın altında olduğu, ancak bazı bölgelerinde (özellikle matematiksel düşünme ve uzamsal algıyla ilişkili alanlarda) glia hücrelerinin sayısının daha fazla olduğu veya özel kortikal katlanma modelleri gibi farklılıklar olduğu iddia edildi. Ancak bu bulgular, dehanın tam olarak neden kaynaklandığını kesin olarak açıklayamadı ve bilim dünyasında hala tartışma konusudur.

Dr. Thomas Harvey, yaşamının sonlarına doğru beynin kalan kısımlarını Princeton Hastanesi'ne geri teslim etti ve bu ilginç hikaye, tıp ve etik tarihi açısından önemli bir ders olarak yerini aldı. Einstein'ın beyninin çalınması, bir yandan bilimin derinliklerine inme arzusunu, diğer yandan ise kişisel vasiyetlere ve etik sınırlara uyulması gerekliliğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...