Bugünün Haberi
27 Haziran 2025, 10:52
1

Frida Kahlo Kimdir? Tahta Bacak Frida'nın Acılarla Dolu Sanat ve Aşk Hikayesi

20. yüzyılın en çarpıcı ve ikonik figürlerinden biri olan Frida Kahlo, sadece resimleriyle değil, inişli çıkışlı özel yaşamı ve politik görüşleriyle de hafızalara kazınmış bir isim. Peki, tam adı Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon olan bu dünyaca ünlü Meksikalı ressam kimdi? Frida Kahlo'nun resimlerinin anlamı neydi? Hayatını derinden etkileyen kazaları, hastalıkları ve ameliyatları nelerdi? Ona neden 'Tahta Bacak' lakabı takıldı? İşte, büyük aşkı Diego Rivera ile olan fırtınalı ilişkisi ve Frida Kahlo'nun ilginç hayat hikayesi hakkında merak edilenler...
Frida Kahlo Kimdir? Tahta Bacak Frida'nın Acılarla Dolu Sanat ve Aşk Hikayesi

6 Temmuz 1907'de Meksiko'nun Coyoacán bölgesinde dünyaya gelen Frida Kahlo, 47 yıllık kısa ömrüne dolu dolu bir yaşam öyküsü sığdırdı. Sol görüşleriyle tanınan Frida, doğum gününü bile Meksika Devrimi'nin gerçekleştiği 7 Temmuz 1910 olarak ilan ederek, yaşamının modern Meksika'nın doğuşuyla başlamış olmasını istedi.


'Tahta Bacak Frida' Lakabı Nereden Geliyor?

Frida'nın hayatındaki ilk büyük acı, henüz 5 yaşındayken yaşadığı bir çocukluk travmasıydı. Babasıyla çıktığı bir gezintide ayağının ağaç köklerine takılması sonucu yere düşmesi, kısa süre sonra geçirdiği çocuk felcini tetikledi. Bu hastalığın ardından bacağında kalıcı bir zayıflık ve topallama kaldı. Bu durum ona acı verici bir lakap kazandırdı: "Tahta Bacak Frida". Kahlo, bu acıyı şu sözlerle ifade etmişti: "Chapultepec'teki düşüşümle, daha sonraları yaşadıklarım arasında ne tür bir bağlantı kurulabilir, bilmiyorum. Ama kesin olan bir şey varsa, o da acının bedenime ilk kez o gün girmiş olduğudur."

Döneminin en iyi eğitimini veren Ulusal Hazırlık Okulu'nda sanat, edebiyat ve felsefe gibi alanlara yönelen Frida, ileride Meksika düşün yaşamının önemli isimleri olacak arkadaşlarıyla bir araya geldi ve anarşist bir edebiyat grubuna dahil oldu.


Hayatını Değiştiren Otobüs Kazası ve Sanata Yönelişi

Frida Kahlo'nun hayatını derinden sarsan olay, 19 yaşındayken yaşadığı korkunç bir otobüs kazasıydı. 17 Eylül 1925'te bindiği otobüsün tramvayla çarpışması sonucu, demir bir çubuk kalçasından girip leğen kemiğinden çıktı. Bu kaza, tüm hayatını korseler, hastaneler ve sayısız ameliyatla geçirmesine neden oldu. Omurgasında ve sağ bacağında dinmeyen bir acıyla yaşayan Frida, ömrü boyunca tam 32 ameliyat geçirdi. Çocuk felci nedeniyle zaten sorunlu olan sağ bacağı ise 1954'te kangren yüzünden kesilmek zorunda kaldı.

Kazadan bir ay sonra hastaneden çıkan Kahlo, ailesinin teşvikiyle acı ve sıkıntıdan kaçmak için resim yapmaya başladı. Yatağının tavanındaki aynaya bakarak oto-portreler çizdi. "Kadife Elbiseli Otoportre" (1926), onun bu dönemdeki ilk eseriydi.

1927'nin sonlarına doğru yeniden yürümeye başlayan Frida, bu süreçte sanat ve politika çevreleriyle yakınlaştı, 1929'da Meksika Komünist Partisi'ne üye oldu.


Media content

Büyük Aşkı Diego Rivera ve Fırtınalı Evlilikleri

Resim çizmeye devam eden Kahlo, arkadaşı Tina Modotti aracılığıyla "Meksikalı Michelangelo" olarak anılan ünlü ressam Diego Rivera ile tanıştı. Frida'nın, Rivera'nın Ulusal Hazırlık Okulu'na duvar resmi yapmaya geldiği sırada ona hayran kaldığı ve "Benim Rivera'dan bir çocuğum olacak" dediği biliniyor.

Aralarında romantik bir ilişki başlayan iki ressam, 21 Ağustos 1929'da evlendi. Bu evlilik, "fil ile güvercinin evliliği" olarak anılacaktı. Pek çok kadının etrafında döndüğü, şöhretiyle ve polemikleriyle dikkat çeken Rivera, asla sadık bir eş olmadı. Bu durum, Frida'nın da evlilikleri sırasında Lev Troçki de dahil olmak üzere çeşitli isimlerle ilişkiler yaşanmasına neden oldu.

Frida, Rivera'nın peşinden 1930'da ABD'ye gitti ve eşinin duvar resmi siparişlerini bitirene kadar orada yaşadı. Evliliklerinin ikinci yılında düğün fotoğraflarından yola çıkarak "Frieda ve Diego Rivera" (1931) adlı tablosunu yaptı. Bu eser, onun bir sergide yer alan ilk tablosu oldu ve sanat dünyasında tanınmaya başlamasının ilk adımıydı.


Bebek Kayıpları ve Sanatına Yansımaları

Çiftin evliliği, sağlık sorunları ve sadakatsizliklerle dolu fırtınalı bir süreçti. Sağlık sorunları nedeniyle çocuk sahibi olamayan ve art arda iki düşük yapan Frida, bu derin acılarını tablolarına yansıttı. Eşinin sadakatsizlikleri nedeniyle 1939'da Rivera'dan ayrıldı ancak bir yıl sonra yeniden evlendiler ve Frida'nın çocukluğunu geçirdiği "Mavi Ev"e yerleştiler.


Frida Kahlo'nun Resimleri ve Sanat Anlayışı

Frida Kahlo, sanat çevreleri tarafından sıklıkla sürrealist ressam olarak tanımlansa da, kendisi bu yakıştırmaya sıcak bakmadı. Gerçeküstücülük hakkında şöyle dediği biliniyor: "Gerçeküstücü olmak ne demek? Eğer eşyaları bulundukları ortamdan çıkarıp başka bir ortama yerleştirmekse; resim zaten tarihi boyunca hep bunu yaptı... Gerçeküstücülerin en önemli sorunu, kendilerini aşırı derecede ciddiye almaları."

Kahlo'nun 143 resmi bulunuyor ve bunların 55 tanesi oto-portre türünde. Yaşamının büyük bir bölümünü yatakta, başının üstünde duran bir aynaya bakarak geçiren bir sanatçı için bu durum normal karşılanabilir. Ancak bu portreler hiç de sıradan değildi. Frida, "Yalnızım. Kendimden daha iyi kimseyi tanımıyorum" diyerek, eserlerindeki derin kişisel keşfi ve yalnızlığı vurguluyordu.

Sağlığı sık sık bozulan Frida, dayanılmaz acılarla başa çıkmak için tüm gücüyle resim yaptı. Yalnızca ülkesinde değil, Amerika ve Fransa'da da sergiler açtı. 1938'de New York'taki sergisi ona büyük ün getirdi, 1939'daki Paris sergisiyle övgüler topladı. Sanat yaşamında eşi Diego Rivera'nın gölgesinde kalmış gibi görünse de, Diego dahil herkes, resim alanında ondan çok şey öğrendiğini kabul ediyordu.

1943'te La Esmeralda adlı yeni bir sanat okulunda öğretim üyeliğine başlayan Frida, sağlık durumu kötüleşmesine rağmen on yıl boyunca ders vermeyi sürdürdü. Öğrencilerine "Los Fridos" (Frida öğrencileri) denildi.


Mirası ve Son Sözleri

Frida Kahlo, 13 Temmuz 1954'te akciğer embolisi teşhisiyle son nefesini verdiğinde, arkasında "Yaşasın Yaşam" isimli bir natürmort bıraktı. Günlüğüne yazdığı son sözleri ise şuydu: "Çıkış yolunun güzel olacağını ve asla geri dönmeyeceğimi umarım."

Cenazesi yakıldı ve külleri, 1955'te Rivera tarafından devlete bağışlanan ve şimdi müze olarak hizmet veren çocukluk evi "Mavi Ev"de muhafaza ediliyor. Frida Kahlo'nun hayatı, 2002 yılında Salma Hayek'in başrolünde oynadığı "Frida" filmiyle sinemaya uyarlandı. Ayrıca 2005'te "The Life and Times Of Frida Kahlo" adlı bir belgesel film çekildi ve ünlü Fransız tasarımcı Jean-Paul Gaultier, 1998 defilesinde Kahlo stilini sergileyerek dünya çapında yankı uyandırdı. Hayatını konu alan "Frida Kahlo-Aşk ve Acı" adlı kitap da Raunda Jamis tarafından kaleme alındı.

Frida Kahlo'nun yaşamı, acılarla, tutkuyla, sanatla ve aşkla dolu, ilham verici bir destan olmaya devam ediyor.

Media content
27 Haziran 2025, 11:19
0

Bebeğin Cinsiyeti Karın Şeklinden Anlaşılır mı? Bilimsel Gerçekler ve Popüler Efsaneler

Halk arasında sıkça konuşulan bir inanış var: Hamile bir kadının karnının şekline bakarak bebeğin kız mı erkek mi olduğu anlaşılabilirmiş! Peki, bu popüler iddia bilimsel bir temele dayanıyor mu? Yoksa sadece eğlenceli bir kocakarı inancı mı? Uzmanlar, karın şeklinin bebeğin cinsiyetini belirlemek için güvenilir bir yöntem olmadığını belirtiyor. İşte karın şekliyle bebek cinsiyeti tahmin etme iddialarının perde arkası, bilimsel gerçekler ve diğer eğlenceli efsaneler...
Bebeğin Cinsiyeti Karın Şeklinden Anlaşılır mı? Bilimsel Gerçekler ve Popüler Efsaneler

Ne kadar eğlenceli olursa olsun, karnın şekline bakarak bebeğin cinsiyetini anlamanın bilimsel bir dayanağı bulunmuyor. Bebeğin cinsiyetini kesin olarak belirlemek için tıbbi testlere ihtiyaç duyulur. Peki, hamilelikte karın şeklini etkileyen faktörler nelerdir? Bir çocuğun cinsiyeti bu faktörlerden biri değildir.

Karın şeklini etkileyen potansiyel etkenlerden bazıları şunlardır:

  • İlk Gebelik mi, Tekrar Gebelik mi? Daha önce doğum yapmış kadınlarda rahim ve karın kasları esnekliğini artırdığı için bebek genellikle daha aşağıda taşınır.
  • Çoğul Gebelik veya Doğuma Yakınlık: İkiz veya üçüz gibi çoğul gebeliklerde ya da doğuma yaklaşıldığında karın daha büyük görünme eğilimindedir.
  • Fiziksel Form Seviyesi: Eğer hamile kalmadan önce düzenli egzersiz yapan ve fit bir yapıya sahipseniz, daha güçlü karın kaslarınız bebeğin karnınızda daha yukarıda durmasını sağlayabilir.
  • Vücut Ağırlığı: Zayıf bir yapıya sahipseniz, karnınız vücudunuzun genel şekline göre daha belirgin ve büyük görünebilir.


İddialara Göre Karın Şekli Analizi Nasıl Yapılır?


Kocakarı inançlarına göre karın şekli analizi şu şekilde işler:

  1. Karnın Büyüklüğü: Yenidoğan erkek bebekler tipik olarak kız bebeklerden biraz daha ağır doğduğu için, teoride bir erkek bebeğin karın bölgesinde daha büyük bir şişlik yaratması beklenir. Bu yöntemde, ilk olarak karnın genel büyüklüğü göz önünde bulundurulur. Ancak bu yöntem, kişinin kendi gözlemine dayandığı için subjektif ve yanıltıcı olabilir.
  2. Karnın Yüksekliği: Erkek bebeklerin biraz daha ağır olması nedeniyle, karın çıkıntısının kalça hizasında veya daha aşağıda olması beklenir. Eğer karın çıkıntısı kalçaların biraz üzerinde ve daha yukarıda duruyorsa, bu durumda genellikle kız bebek taşındığına inanılır, çünkü kız bebeklerin daha az ağırlık yaptığı düşünülür. Ancak karnın yüksekliği, aslında tamamen karın kaslarının gücüne ve rahmin şekline bağlıdır, bebeğin cinsiyetine değil.


Karın Şekli Yönteminin Bilimsel Geçersizliği


Yenidoğan erkek ve kız çocukları arasındaki ağırlık farkı bilimsel olarak göz ardı edilebilir düzeydedir. Ortalama ağırlık farkı 0.2 kilogramdan azdır. Bu kadar küçük bir ağırlık farkının, rahimdeki veya karın kaslarındaki fiziksel şekli değiştirmeye yetmeyeceği açıktır. Ayrıca, kadının formda olma düzeyi ve daha önce doğum yapıp yapmaması gibi faktörlerin karın şekli üzerinde çok daha büyük etkisi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Eğer bu kadar küçük bir ağırlık farkı karın şeklini etkileseydi, yediğiniz sağlam bir öğle yemeğinin bile karnınızın şeklinde ciddi bir değişiklik yaratması beklenirdi!



Bebeğin Cinsiyetini Kesin Bir Şekilde Öğrenmenin Yolları


Bebeğinizin cinsiyetini kesin ve güvenilir bir şekilde öğrenmek için tıbbi yöntemlere başvurmanız gerekir:

  1. Ultrason Görüntüleme: Hamileliğin 12 ila 16. haftasından itibaren ultrason ile bebeğin cinsiyeti belirlenebilir. Ancak en doğru sonuçlar genellikle 20. hafta civarında alınır. 12-14 haftadan sonra doğruluk oranı %90-99 civarındadır ve gebelik süresi uzadıkça doğruluk oranı artar. Doktorunuza veya ultrason teknisyenine bebeğin cinsiyetini ne zaman belirleyebileceklerini sorabilirsiniz.
  2. NIPT (Doğum Öncesi Girişimsel Olmayan Test): NIPT, bir bebeğin belirli genetik anormallikler veya hastalıklarla doğma riskini belirleyen ve tüm annelere sunulan bir genetik testtir. Bu test, hamileliğin 20. haftasından sonra bebeğin cinsiyetini %99 doğrulukla belirleyebilir. Hatta 7. haftada bile yaklaşık %74 doğruluk oranıyla cinsiyet tahmini yapabilir.


Media content

Bebeğin Cinsiyetini Tahmin Etmek İçin Diğer Eğlenceli Efsaneler


Karın şekli gibi, bebek cinsiyeti hakkında pek çok eğlenceli kocakarı inancı da bulunuyor. İşte bunlardan bazıları:

  • Sabah Bulantısının Şiddeti: "Sabah bulantın çok fazlaysa bebeğin kız olacağı" söylenir. Oysa sabah bulantısı, hormonal değişikliklere bağlıdır ve bebeğin cinsiyetinin hormonlar üzerinde bir etkisi yoktur. Aşırı sabah bulantısı yaşayan bazı kadınlarda ikiz veya üçüz gebelik olasılığı daha yüksek olabilir.
  • Göğüs Şişmesi: Bazıları, daha fazla göğüs şişmesinin bebeğin erkek olduğu anlamına geldiğine inanır. Bu efsane, erkek bebeklerin kızlardan daha ağır olması gerektiği varsayımına dayanır. Ancak hamilelikte meme büyümesi ile çocuğun cinsiyeti arasında bilimsel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır.
  • Kalp Atış Hızı: "Kız bebeklerin ultrason sırasında daha yüksek nabza (140'tan yüksek) sahip olduğu" iddiası yaygındır. Ancak bebeklerdeki kalp atış hızı cinsiyetten bağımsız olarak dakikada 110 ile 160 atış arasında değişebilir ve ultrasondan ultrasona farklılık gösterebilir.
  • Alyans Testi: Alyansınızı bir ipin ucuna bağlayıp karnınızın üzerinde sallandırdığınızda, yan yana sallanırsa erkek, dairesel hareket yaparsa kız olacağına inanılır. Elbette bunun bilimsel bir kanıtı yoktur, ancak eğlenceli bir oyundur!
  • Yiyecek Aşermeleri ve Tiksintileri: "Tuzlu yemek aşermek erkek, tatlı aşermek kız bebeğe işaret eder" veya "salatalara tiksinti duymak erkek bebek anlamına gelir" gibi inanışlar mevcuttur. Hamilelik sırasındaki aşermeler ve tiksintiler, bebeğin cinsiyetiyle değil, vücuttaki hormonal dalgalanmalarla ilişkilidir.

Bebeğinizin cinsiyetini öğrenmek heyecan verici bir süreçtir. Bilimsel ve kesin yöntemlere başvurarak bu merakınızı giderebilir, diğer eğlenceli efsaneleri ise keyifli bir sohbet konusu olarak değerlendirebilirsiniz.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...