Ankara kulislerinden sızan bilgilere göre, 20 Haziran tarihli AK Parti MKYK toplantısı oldukça hareketli geçti. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, İsrail ve İran arasındaki savaşın en sıcak anlarının yaşandığı bu kritik dönemde, bölgedeki gelişmelere ve "Terörsüz Türkiye" vizyonuna dair çarpıcı bilgiler aktardığı belirtildi. Tam da bu önemli konular ele alınırken, MKYK üyelerinin cep telefonlarına sürpriz bir mesaj ulaştı. Mesajın içeriği netti: "Konuşulanları dışarı aktarmayın." Bu durum, toplantının ne kadar kritik ve hassas konuları barındırdığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Hakan Fidan'ın Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı döneminden gelen güvenlik ve gizlilik hassasiyetini Dışişleri Bakanlığı görevinde de sürdürdüğü biliniyor. Daha önceki MKYK toplantılarında benzer bir uyarı yapılıp yapılmadığına dair kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, Fidan'ın istihbarat kültüründen gelen bu refleksle hareket ettiği tahmin ediliyor.

Toplantıdaki Sırlar ve Fidan'ın Dikkat Çeken Açıklamaları

MKYK toplantısında konuşulanların detayları gizli kalsa da, Bakan Fidan'ın daha sonra A Haber canlı yayınında yaptığı açıklamalar, toplantıdaki atmosfer hakkında ipuçları verdi. Fidan'ın yayında vurguladığı bazı önemli satır başları şunlar oldu:

• İsrail-İran Gerilimi: "İsrail'in, İran'a saldırdığı gece ABD Dışişleri Bakanı Rubio'dan bir telefon aldık. Amerikalılar bu saldırıda görev almadıklarını ve saldırıda herhangi bir rolü olmadıkları için İranlıların kendilerine saldırmamasını istedi."
• ABD ve İran Arasındaki İletişim: "ABD bombardıman uçaklarının havada oldukları gün İran Dışişleri Bakanı Arakçi ile saldırı ihtimalini konuştuk. Daha sonra saldırı gerçekleşti."
• Savaş Tarihinde Nadir Bir Durum: "ABD ve İran birbirini vururken haber verdi. İran ve ABD'nin birbirini saldırılardan haberdar etmesi savaş tarihinde ender rastlanılacak bir durum."

Bu açıklamalar, Fidan'ın toplantıda çok daha detaylı ve stratejik bilgiler paylaşmış olabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Toplantıdan sızan "gizlilik" mesajı ve Fidan'ın daha sonraki kamuya açık beyanları, Türkiye'nin bölgedeki kritik gelişmelere ne kadar yakından müdahil olduğunu ve hassas denge politikaları yürüttüğünü gösteriyor.