Payload Logo
25 Şubat 2025, 02:46
4

Kalp Sağlığı İçin Yeni Bir Çığır: Minimal İnvaziv Bypass Cerrahisi

Kalp hastalıklarının tedavisinde teknolojik gelişmeler, hasta yaşam kalitesini artıran yenilikçi yöntemlerin önünü açıyor. Özellikle koroner arter tıkanıklıklarının tedavisinde kullanılan bypass cerrahisi, artık minimal invaziv (küçük kesi) yöntemi ile daha güvenli ve konforlu bir hale getirildi. Geleneksel açık kalp cerrahisine göre birçok avantaj sunan bu yöntem, göğüs kemiği açılmadan 3-4 cm'lik kesiler aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Serkan Durdu, minimal invaziv bypass cerrahisi hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Kalp Sağlığı İçin Yeni Bir Çığır: Minimal İnvaziv Bypass Cerrahisi

Minimal İnvaziv Yöntemle Bypass Cerrahisi Nedir?

Minimal invaziv bypass cerrahisi, tıkalı olan koroner kalp damarlarının açılmasını ve yeni kan akışını sağlamayı hedefleyen bir işlemdir. Geleneksel bypass cerrahisinde hastanın göğüs kemiği tamamen açılırken, bu yöntemde yalnızca sol tarafın üçüncü kaburga aralığından 3-4 cm civarında bir kesi yapılır. Yüksek teknolojili cerrahi ekipmanlar ve görüntüleme yöntemleri sayesinde kalbe ulaşılır ve tıkalı damarlara bypass işlemi uygulanır. Bu yöntem, özellikle stentle çözülemeyen koroner arter tıkanıklıklarında etkili bir çözüm sunar.


Hangi Hastalıklarda Uygulanır?

Minimal invaziv bypass cerrahisi, özellikle aşağıdaki durumlarda tercih edilir:

Stentle Çözülemeyen Koroner Arter Tıkanıklıkları: Stent uygulamasının yetersiz kaldığı veya uygun olmadığı durumlarda minimal invaziv bypass cerrahisi etkili bir seçenektir.
Açık Kalp Cerrahisi Gerektiren Tüm Durumlar: Geleneksel bypass cerrahisinin uygulanabileceği tüm hastalara bu yöntem de uygulanabilir.
Tekrarlayan Müdahale İhtiyacı: Daha önce minimal invaziv bypass cerrahisi geçirmiş hastalara, ihtiyaç olması durumunda tekrar uygulanabilir.

Minimal İnvaziv Bypass Cerrahisinin Avantajları Nelerdir?

Minimal invaziv bypass cerrahisi, geleneksel açık kalp cerrahisine göre hastalara birçok avantaj sunar:

Daha Kısa İyileşme Süreci: Göğüs kemiği açılmadığı için iyileşme süresi önemli ölçüde kısalır. Hastalar genellikle birkaç gün içinde taburcu olabilir ve normal aktivitelerine daha hızlı dönebilir.
Daha Az Ağrı: Küçük bir kesi yapıldığı için postoperatif ağrı düzeyi daha düşüktür.
Estetik Faydalar: Geleneksel cerrahiye kıyasla çok daha küçük bir yara izi bırakır.
Düşük Komplikasyon Riski: Göğüs kemiğinin açılmasıyla ortaya çıkabilecek enfeksiyon veya kemik kaynamama riski minimal invaziv yöntemde yok denecek kadar azdır.
Hastanede Kısa Kalış Süresi: Hasta, ameliyat sonrası daha kısa süre hastanede kalır ve evde dinlenmeye geçebilir.


Minimal İnvaziv Bypass Cerrahisi Nasıl Uygulanır?

Planlama Aşaması:
Ameliyat öncesinde detaylı bir planlama yapılır. Yapılacak operasyonun tipine ve hastanın sağlık durumuna göre cerrahi teknik belirlenir.
Kesi ve Erişim:
Sol göğüs bölgesinin üçüncü kaburga aralığından 3-4 cm civarında bir kesi yapılır. Bu kesiden kalbe ulaşılır.
Bypass İşlemi:
Yüksek teknolojili cerrahi ekipmanlar ve görüntüleme yöntemleri kullanılarak tıkalı damarların ötesine bypass işlemi uygulanır.
Kapatma ve İyileşme:
Kesi kapandıktan sonra hasta yoğun bakımda izlenir ve ardından normal aktivitelere dönüş sürecine başlar.

29 Nisan 2025, 18:58
7

25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Son araştırmalar, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sonrası 25 ila 44 yaş arasındaki genç yetişkinlerde kalp krizi oranlarının çarpıcı bir şekilde arttığını ortaya koydu. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, bu yaş aralığında kalp krizi vakalarının yüzde 30 gibi önemli bir oranda yükseldiğine dikkat çekti.
25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Erdoğan, kalp krizinin yaşanmadan önce çoğu hastada kritik sinyaller verdiğini belirtirken, özellikle diyabet hastaları ve yaşlılarda belirtisiz kalp krizlerinin de görülebileceği uyarısında bulundu.

KALP KRİZİ GELİYORUM DİYOR MU? BELİRTİLERE DİKKAT!

Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümünde önceden bazı belirtiler veya risk işaretleri görülebildiğini ifade etti. Ancak bu belirtilerin her zaman açık ve belirgin olmayabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Yüzde 50-70 civarında hastada, kalp krizinden günler ya da haftalar önce bazı uyarıcı semptomlar görülebilir. Bu belirtiler genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi bulgulardır" dedi.

Özellikle gece uykudan uyandıran göğüs ağrısının önemli bir sinyal olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, eforla gelen göğüs ağrısı veya baskı hissi, efor kapasitesinde azalma, sırta, kola, çeneye vuran ağrı, aşırı yorgunluk gibi durumların da ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, aile öyküsü ve obezite gibi risk faktörlerinin varlığında ise ön belirti olmasa dahi riskin yüksek olduğuna dikkat çekti.

Media content

Kadınlarda kalp krizi belirtilerinin farklılık gösterebileceğini de vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, mide bulantısı, yorgunluk ve sırt ağrısı gibi rahatsızlıkların da kalp krizi işareti olabileceği konusunda uyardı.

KORONAVİRÜS VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ ARTIŞIN NEDENİ Mİ?

Son yıllarda kalp krizi vakalarındaki artışın nedenlerini değerlendiren Prof. Dr. Erdoğan, COVID-19 pandemisinin bu artışta önemli bir rol oynadığını belirtti. Özellikle 25 ila 44 yaş arasındaki kalp krizi oranındaki yüzde 30'luk artışın bu durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve obezite gibi faktörlerin kalp krizi riskini önemli ölçüde artırdığını ifade eden Erdoğan, genetik faktörler ve ailesel hiperkolesteroleminin de riski yükselten unsurlar arasında yer aldığını kaydetti. Ayrıca pandemi döneminde rutin sağlık kontrollerinin ihmal edilmesinin de kalp krizine yönelik tedavide geç kalınmasına yol açabileceğine dikkat çekti.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR!

Koroner arter hastalıklarında erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, erken tanı sayesinde damar tıkanıklığının ilerlemeden fark edilerek tedaviye başlanabileceğini söyledi. Bu sayede damar daralması ilerlemeden müdahale edilirse kişinin uzun süre normal yaşamına devam edebileceğini belirtti.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...