Payload Logo
25 Şubat 2025, 22:28
3

Omurga Sağlığı İçin Yenilikçi Çözüm: Kifoplasti ve Vertebroplasti

Yaşam süresinin uzamasıyla birlikte omurga sağlığını tehdit eden sorunlar da artmaya başladı. Özellikle osteoporoz (kemik erimesi) gibi hastalıklar, yaşlanan toplumlarda omurga kırıklarının sıklığını artırıyor. Bu kırıklar, hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen ağrılar ve hareket kısıtlılıklarıyla sonuçlanabiliyor. Ancak tıp teknolojisindeki gelişmeler sayesinde, bu sorunların çözümünde etkili yöntemler geliştirildi. Halk arasında "omurga çimentosu" olarak bilinen Kifoplasti ve Vertebroplasti , omurga kırıklarında uygulanan yenilikçi tedavi yöntemleri arasında yer alıyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Zafer Toktaş, bu yöntemler hakkında kapsamlı bilgi verdi.
Omurga Sağlığı İçin Yenilikçi Çözüm: Kifoplasti ve Vertebroplasti

Kifoplasti / Vertebroplasti Nedir?

Kifoplasti ve Vertebroplasti, vertebra çökme kırığı (omurga kırığı) olan hastalar için kullanılan minimal invaziv cerrahi yöntemlerdir. Bu işlemler, kırık omur kemiğine özel bir dolgu maddesi enjekte edilerek kemiğin stabilizasyonunu sağlar ve hastanın ağrılarını büyük ölçüde azaltır.

Vertebroplasti: Kırık omur kemiğinin içine özel bir iğne yardımıyla "çimento benzeri" dolgu maddesi enjekte edilir. Bu işlem, kemiği güçlendirir ve çökmeyi durdurur.
Kifoplasti: Vertebroplastiden farklı olarak, önce kırık kemik içine özel bir balon yerleştirilip şişirilir. Balonla kemiğin hacmi artırıldıktan sonra balon çıkarılır ve boşluğa dolgu maddesi enjekte edilir. Bu yöntemle hem kırık düzeltilir hem de omurganın doğal yapısı korunmuş olur.
Her iki yöntem de ameliyathane şartlarında gerçekleştirilir ve genellikle kısa sürede tamamlanır.


Kifoplasti / Vertebroplasti Hangi Hastalara Yapılır?

Bu tedavi yöntemleri, özellikle osteoporoz, travma veya tümör gibi nedenlerle oluşan vertebra çökme kırıklarında uygulanır. İşlem, aşağıdaki durumlarda önerilir:

Omurga kırığı nedeniyle şiddetli ağrı yaşayan hastalar,
Ağrı kesicilere rağmen rahatlamayan bireyler,
Kırığın omurganın şeklini bozması sonucu postür değişikliği (kamburlaşma) gelişen kişiler,
Minimal invaziv bir müdahale tercih edilmesi gereken durumlar.
Prof. Dr. Zafer Toktaş, "Bu yöntemler, özellikle yaşlı hastalarda ve osteoporozlu bireylerde omurga kırıklarının tedavisinde oldukça etkilidir. Ameliyat sonrası hastaların çoğu, ağrılarından kurtularak normal yaşantılarına dönebilmektedir," diyor.


Kifoplasti Yönteminin Avantajları Nelerdir?

Kifoplasti ve Vertebroplasti yöntemlerinin birçok avantajı bulunmaktadır:

Minimal İnvaziv: Kesilen bölge çok küçüktür, bu nedenle iyileşme süresi kısadır.
Hızlı Etki: İşlem sonrası hastaların ağrıları genellikle hemen azalır.
Güvenilirlik: Komplikasyon riski düşüktür ve başarı oranı yüksektir.
Kısa Süreli: İşlem genellikle 30-60 dakika içinde tamamlanır.
Erken Mobilizasyon: Hastalar, işlem sonrası kısa sürede ayağa kalkabilir ve günlük aktivitelerine geri dönebilir.
Prof. Dr. Zafer Toktaş, "Kifoplasti özellikle kırık omurganın hacmini artırarak şeklini düzelttiği için, hastaların postür bozukluklarını da önleyebiliyor. Bu, hastaların yaşam kalitesini artırıcı önemli bir avantajdır," diye ekliyor.


29 Nisan 2025, 18:58
7

25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Son araştırmalar, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sonrası 25 ila 44 yaş arasındaki genç yetişkinlerde kalp krizi oranlarının çarpıcı bir şekilde arttığını ortaya koydu. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, bu yaş aralığında kalp krizi vakalarının yüzde 30 gibi önemli bir oranda yükseldiğine dikkat çekti.
25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Erdoğan, kalp krizinin yaşanmadan önce çoğu hastada kritik sinyaller verdiğini belirtirken, özellikle diyabet hastaları ve yaşlılarda belirtisiz kalp krizlerinin de görülebileceği uyarısında bulundu.

KALP KRİZİ GELİYORUM DİYOR MU? BELİRTİLERE DİKKAT!

Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümünde önceden bazı belirtiler veya risk işaretleri görülebildiğini ifade etti. Ancak bu belirtilerin her zaman açık ve belirgin olmayabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Yüzde 50-70 civarında hastada, kalp krizinden günler ya da haftalar önce bazı uyarıcı semptomlar görülebilir. Bu belirtiler genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi bulgulardır" dedi.

Özellikle gece uykudan uyandıran göğüs ağrısının önemli bir sinyal olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, eforla gelen göğüs ağrısı veya baskı hissi, efor kapasitesinde azalma, sırta, kola, çeneye vuran ağrı, aşırı yorgunluk gibi durumların da ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, aile öyküsü ve obezite gibi risk faktörlerinin varlığında ise ön belirti olmasa dahi riskin yüksek olduğuna dikkat çekti.

Media content

Kadınlarda kalp krizi belirtilerinin farklılık gösterebileceğini de vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, mide bulantısı, yorgunluk ve sırt ağrısı gibi rahatsızlıkların da kalp krizi işareti olabileceği konusunda uyardı.

KORONAVİRÜS VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ ARTIŞIN NEDENİ Mİ?

Son yıllarda kalp krizi vakalarındaki artışın nedenlerini değerlendiren Prof. Dr. Erdoğan, COVID-19 pandemisinin bu artışta önemli bir rol oynadığını belirtti. Özellikle 25 ila 44 yaş arasındaki kalp krizi oranındaki yüzde 30'luk artışın bu durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve obezite gibi faktörlerin kalp krizi riskini önemli ölçüde artırdığını ifade eden Erdoğan, genetik faktörler ve ailesel hiperkolesteroleminin de riski yükselten unsurlar arasında yer aldığını kaydetti. Ayrıca pandemi döneminde rutin sağlık kontrollerinin ihmal edilmesinin de kalp krizine yönelik tedavide geç kalınmasına yol açabileceğine dikkat çekti.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR!

Koroner arter hastalıklarında erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, erken tanı sayesinde damar tıkanıklığının ilerlemeden fark edilerek tedaviye başlanabileceğini söyledi. Bu sayede damar daralması ilerlemeden müdahale edilirse kişinin uzun süre normal yaşamına devam edebileceğini belirtti.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...