Bugünün Haberi
9 Şubat 2024, 16:13
9

Putin'den Açıklama! Ukrayna ve İstanbul Arasındaki Barış Belgesi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ABD’li gazeteci Tucker Carlson'a verdiği röportajda İstanbul hakkında açıklamalarda bulundu.
Putin'den Açıklama! Ukrayna ve İstanbul Arasındaki Barış Belgesi

ABD’li gazeteci olan Tucker Carlson, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Moskova'da gerçekleştirdiği 2 saatlik röportajını internet sitesi üzerinden yayınladı. Putin, Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşta haklı olduğuna dair gerekçelerini Ukrayna’nın tarihinden başlayarak uzun bir şekilde anlattı. Konuşmasında Batılı ülkelere mesaj veren Putin, “Batı, güçlü Rusya'dan çok, güçlü Çin'den korkuyor. Çünkü, Rusya'da 150 milyon insan, Çin'de ise 1,5 milyar nüfus var ve ekonomisi büyük bir hızla büyüyor. Yılda yüzde 5’ten fazla. Eskiden daha da fazlaydı. Ama bu Çin için yeterli. Potansiyeller çok önemlidir. Çin'in potansiyeli muazzam, satın alma gücü paritesi ve ekonominin büyüklüğü açısından bugün dünyanın en büyük ekonomisi. Çok uzun zaman önce ABD’yi çoktan geride bırakmış durumda ve hızla büyüyor” dedi.

“Kremlin'de eski ABD Başkanı Bill Clinton ile burada, yan odada yapılan bir toplantıda ona şunu sordum. Bill, sence Rusya NATO'ya katılmak isteseydi bu gerçekleşir miydi? O da, ‘Biliyor musun, ilginç bir soru, bence olur’ cevabını verdi. Ancak daha sonra onunla akşam yemeğinde buluştuğumuzda bana ‘Biliyor musun, ekibimle konuştum, hayır, şu an itibariyle böyle bir şey mümkün değil’ dedi. Ona sorabilirsin, sanırım röportajımızı izleyecek, onaylayacaktır. Eğer öyle olmasaydı böyle bir şey söylemezdim. Artık bu imkansız” ifadelerini kullandı. Putin, Tucker Carlson’ın, “Samimi miydiniz? NATO'ya katılır mıydınız?” sorusunu, “Bakın, ‘Mümkün mü, değil mi’ diye sordum ve aldığım cevap ‘hayır’ oldu. Eğer ‘evet’ deseydi yakınlaşma süreci başlayacaktı ve ortaklarımızın samimi bir temennisini görseydik sonunda bu (Rusya’nın NATO’ya katılması) gerçekleşebilirdi. Ama olmadı. Hayır, hayır anlamına gelir."“Bize Doğu'da NATO olmayacağına, Doğu'da bir santimetre bile olmayacağına dair söz verildi. Sonra ne oldu? ‘Kağıt üzerinde yer almıyor, bu yüzden genişleyeceğiz’ dediler. Yani 5 kez gerçekleşti; Baltık Devletleri, tüm Doğu Avrupa gibi. Şimdi asıl meseleye geliyorum. Nihayetinde Ukrayna'ya geldiler. 2008 yılında Bükreş'teki zirvede Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya katılım kapılarının açık olduğunu ilan ettiler” ifadelerini kullandı. Putin, “Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra sınırlarımızın eski birlik cumhuriyetlerinin sınırları boyunca olması gerektiği konusunda hemfikirdik. Biz de bunu kabul ettik. Ancak biz hiçbir zaman NATO'nun genişlemesini kabul etmedik, dahası Ukrayna'nın NATO'ya üye olmasını da asla kabul etmedik. Biz, orada bizimle görüşmeden NATO üslerinin kurulması konusunda da anlaşmaya varmadık” dedi. Tucker Carlson’ın, “ABD Başkanını, Dışişleri Bakanını arayıp Ukrayna'yı NATO güçleriyle askerileştirmeye devam ederseniz harekete geçeceğimizi söylediniz mi?” sorusunu cevaplayan Putin, “Bunu her zaman konuştuk. ABD ve Avrupa ülkelerinin liderlerine bu gelişmelerin derhal durdurulması, Minsk Anlaşmalarının hayata geçirilmesi çağrısında bulunduk. Açıkçası bunu nasıl yapacağımızı bilmiyordum ama uygulamaya hazırdım”dedi.

“Herkes meselenin sadece askeri güçle çözülmesini istiyordu. Ama bunun olmasına izin veremezdik ve durum öyle bir noktaya geldi ki Ukrayna tarafı ‘Hayır, hiçbir şey yapmayacağız’ dedi. Ayrıca askeri harekat için hazırlıklara başladılar. 2014 yılında savaşı başlatanlar onlardı. Amacımız bu savaşı durdurmak ve bu savaşı 2022 yılında biz başlatmadık. Bu, savaşı durdurmaya yönelik bir girişimdir” dedi.
Tucker Carlson’ın, “Şimdi bunu durdurduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Yani hedeflerinize ulaştınız mı?” sorusunu cevaplayan Putin, “Hayır, henüz hedeflerimize ulaşmadık, çünkü hedeflerimizden biri de (Ukrayna’yı) Nazilerden arındırma. Bu, geçtiğimiz yılın başlarında İstanbul'da sona eren müzakere sürecinde tartıştığımız sorunlardan biriydi."

“Biz Kiev'den askerlerimizi çektikten sonra karşı taraf (Ukrayna), tüm anlaşmaları bir kenara attı ve Batılı ülkelerin, Avrupa ülkelerinin, ABD'nin Rusya'yla sonuna kadar savaşma yönündeki talimatlarına uydu. Üstelik Ukrayna Devlet Başkanı (Vladimir Zelenskiy), Rusya ile müzakere yapılmasını kararname ile yasakladı. Herkesin Rusya ile müzakere yapmasını yasaklayan bir kararname imzaladı. Kendisine ve herkese bunu yapmayı yasaklamışsa nasıl pazarlık yapacağız? Ancak bir konuda anlaşmak için diyalog kurmamız gerekiyor. Doğru değil mi?” ifadelerini kullandı. Putin, “Ukrayna lideri ile konuşmadıysanız ABD Başkanı ile konuşabilirsiniz. Joe Biden'la en son ne zaman konuştunuz?” sorusunu ise, “Onunla ne zaman konuştuğumu hatırlamıyorum” şeklinde cevapladı. Putin ABD yönetimine, “Gerçekten savaşı durdurmak istiyorsanız silah tedarikini bırakmalısınız. Bu, birkaç hafta içinde biter. Bu kadar” şeklinde mesaj vererek Biden ile konuşacak hiçbir şeyi olmadığını söyledi."

“ABD askerlerinin neden Ukrayna'da savaşması gerektiğini anlamıyorum. Ukrayna’da ABD'den paralı askerler var. En fazla sayıda paralı asker Polonya'dan geliyor, ABD'den paralı askerler ikinci sırada, Gürcistan'dan paralı askerler ise üçüncü sırada yer alıyor. Birisinin düzenli birlikler gönderme arzusu varsa bu kesinlikle insanlığı çok ciddi, küresel bir çatışmanın eşiğine getirir. Bu net. ABD'nin buna ihtiyacı var mı? Ne için? Topraklarınızdan binlerce kilometre uzakta. Yapacak daha iyi bir işin yok mu?. Sınırla ilgili sorunlarınız var, göçle ilgili sorunlarınız var, 33 trilyon dolardan fazla borçla ilgili sorunlarınız var. Yapacak daha iyi bir işin yok, o halde Ukrayna'da mı savaşmalısın? Rusya ile müzakere etmek daha iyi olmaz mıydı? Bugün gelişen durumu anlayarak Rusya'nın çıkarları için sonuna kadar savaşacağının farkına vararak bir anlaşma yapın. Bunun farkına vararak aslında sağduyuya dönün, ülkemize ve çıkarlarına saygı duymaya başlayın ve belirli çözümler arayın. Bana öyle geliyor ki bu çok daha akıllıca” sözlerini kullandı.

“NATO'nun Doğu’ya doğru genişlemesinin 1990'larda verilen sözlerin ihlali olduğunu açıkça söylediniz. Bu ülkeniz için bir tehdittir. Siz Ukrayna'ya asker göndermeden hemen önce ABD Başkan Yardımcısı Güvenlik Konferansı'nda konuştu ve Ukrayna Devlet Başkanı’nı NATO'ya katılmaya teşvik etti. Bunun sizi askeri harekata kışkırtmaya yönelik bir çaba olduğunu mu düşünüyorsunuz?” sorunu cevaplayarak, “Tekrar ediyorum, 2014 darbesinden sonra Ukrayna'da ortaya çıkan sorunlara barışçıl yollarla çözüm aranmasını defalarca önerdik. Ama kimse bizi dinlemedi. Üstelik tamamen ABD kontrolünde olan Ukraynalı liderler birdenbire Minsk anlaşmalarına uymayacaklarını, bundan hoşlanmadıklarını ilan ettiler ve o bölgede askeri faaliyete devam ettiler. Buna paralel olarak bu bölge, çeşitli personel eğitim ve yeniden eğitim merkezleri kisvesi altında NATO tarafından istismar ediliyordu. Esasen orada üsler kurmaya başladılar. Bu kadar. Bütün bunlar bir araya gelince 2014 yılında Neo-Nazilerin Ukrayna'da başlattığı savaşın sona erdirilmesi kararı alındı" sözlerini kullandı.

“Neden olmasın? Ukrayna halkının Ukrayna'yı barışa götüreceğine dair beklentileri üzerine iktidara geldi. Bundan bahsetti, bunun sayesinde ezici bir çoğunlukla seçimi kazandı. Ama sonra, iktidara geldiğinde bence iki şeyin farkına vardı. Birincisi, Neo-Naziler ve milliyetçilerle çatışmamak daha iyi, çünkü onlar saldırgan ve çok aktifler, onlardan her şeyi bekleyebilirsiniz. İkincisi ABD önderliğindeki Batı onları destekliyor ve her zaman Rusya'ya düşman olanlara destek verecek, bu yararlı ve güvenli. Böylece halkına Ukrayna'daki savaşı sona erdirme sözü vermesine rağmen ilgili pozisyonu aldı. Seçmenlerini aldattı. Ukrayna ile İstanbul'da görüştük, anlaştık. Üstelik Ukrayna müzakere heyetinin başkanı Sayın Arakhamia bahsettiğim ön belgeye imzasını bile attı.

Ama sonra tüm dünyaya açıkça şunu söyledi, ‘Biz bu belgeyi imzalamaya hazırdık ama dönemin İngiltere Başbakanı Boris Johnson geldi ve Rusya'yla savaşmanın daha iyi olduğunu söyleyerek bizi bunu yapmaktan caydırdı’. Bakın açıklaması yayımlandı. Bunu kamuoyu önünde söyledi. Buna dönebilirler mi, dönemezler mi? Soru şu, istiyorlar mı istemiyorlar mı? Daha sonra Ukrayna Devlet Başkanı bizimle müzakere yapılmasını yasaklayan bir kararname yayınladı. O kararnameyi iptal etsin, hepsi bu. Aslında biz müzakereleri hiçbir zaman reddetmedik. Her zaman şunu duyuyoruz, ‘Rusya hazır mı?’, evet, reddetmedik. Açıkça reddedenler onlardı. Peki, kararını iptal etsin ve müzakerelere girsin. Biz hiçbir zaman reddetmedik. Ukrayna’nın Johnson'ın talebine veya iknasına boyun eğmesi bana hem gülünç hem de çok üzücü geliyor. Çünkü Sayın Arakhamia'nın ifadesiyle, ‘Bu düşmanlıkları, bu savaşı 1.5 yıl önce durdurabilirdik. Ama İngilizler bizi ikna etti, biz de bunu reddettik ve bu şansı kaçırdık’ Johnson şu anda nerede? Savaş devam ediyor. Nedense herkes Rusya'nın savaş alanında mağlup edilebileceği yanılsamasına kapılmıştı.” dedi.

Başkan Putin, “NATO ülkeleri hayali bir Rus tehdidiyle kendi halklarını korkutmaya çalışıyor. Bu apaçık bir gerçektir. Akıllı insanlar, bunun gerçek olmadığını çok iyi anlıyorlar. Rusya tehdidini körüklemeye çalışıyorlar” dedi. Carlson’ın, “Bahsettiğiniz tehdidin Rusya'nın Polonya ve Letonya'yı işgal etmesi, yayılmacı davranışı olduğunu düşünüyorum. Rus birliklerini Polonya'ya göndermeyi düşünüyor musunuz?” sorunu yanıtlayan Putin, “Yalnızca tek bir durumda, Polonya Rusya'ya saldırırsa. Neden? Çünkü bizim Polonya'yla, Letonya'yla ya da başka herhangi bir yerle işimiz yok. Bunu neden yapalım ki? Bizim hiçbir çıkarımız yok. Bu sadece tehdit tacirliği”

Tucker Carlson’ın “Nord Stream'i kim havaya uçurdu?” sorusunu yönelik cevabı“Kesinlikle siz” diyerek güldü. Carlson, “O gün meşguldüm. Nord Stream'i ben havaya uçurmadım” dedi. Putin ise, “Kişisel olarak sizin bir mazeretiniz olabilir ama CIA'in böyle bir mazereti yok” şeklinde cevap verdi. “Bunu NATO'nun ya da CIA'in yaptığına dair kanıtınız var mı?” sorusunu cevaplayan Putin, “Ayrıntılara girmeyeceğim ama insanlar bu tür durumlarda hep şunu söylüyor, ‘Bununla ilgilenen birini arayın’. Ancak bu durumda sadece ilgilenen birini değil, aynı zamanda yetenekleri olan birini de aramalıyız. Çünkü ilgilenen çok kişi olabilir ama hepsi Baltık Denizi'nin dibine inip bu patlamayı gerçekleştirebilecek kapasitede değil. Bu ikisinin birbiriyle bağlantılı olmalıdır: Kim ilgileniyor ve bunu kim yapabilir?” dedi.

“Joe Biden'dan sonra yeni bir yönetim gelse ABD hükümetiyle yeniden iletişim kurabileceğinizi düşünüyor musunuz, yoksa başkanın kim olduğu önemli değil mi?” soruna yönelik Putin, “Bu liderle ilgili değil, kişiliğiyle ilgili değil. Mesela Bush'la çok iyi bir ilişkim vardı. Rusya konusunda da pek çok hata yaptığını düşünüyorum. Ancak genel olarak kişisel, insani düzeyde onunla çok iyi bir ilişkim vardı. Diğer politikacılardan daha kötü değildi. Oda diğerleri gibi ne yaptığını anlıyordu. Trump'la böyle kişisel ilişkilerim vardı” şeklinde cevap verdi. Putin, ABD başkanlık seçimlerinde yeni bir başkanın seçilmesinin de "elitlerin Rusya'ya karşı tutumunu değiştirmeyeceğini" işaret etti.
Yapay Zeka ile ilgili ise “İnsanlık şu anda birçok tehditle karşı karşıyadır. Genetik araştırmalar sayesinde artık insanüstü, uzmanlaşmış bir insan, genetiği değiştirilmiş bir atlet, bilim insanı, asker oluşturmak mümkün. Elon Musk'un halihazırda ABD'de insan beynine çip yerleştirdiğine dair haberler var. Bence Elon Musk'ı durdurmak mümkün değil, kendisi uygun gördüğü şeyi yapacak. Yine de onunla ortak bir zemin bulmanız, onu ikna etmenin yollarını aramanız gerekiyor. Onun akıllı bir insan olduğunu düşünüyorum, öyle olduğuna gerçekten inanıyorum. Yani onunla bir anlaşmaya varmanız gerekiyor çünkü bu sürecin belirli kurallara tabi olması gerekiyor” dedi.
Putin yaklaşık 1 yıldır Rusya’da casusluk suçlamasıyla cezaevinde olan Wall Street Journal muhabiri Evan Gershkovich’in serbest kalıp kalamayacağı yönündeki soruyu ise, “O kadar çok iyi niyet jesti yaptık ki artık bunların tükendiğini düşünüyorum. Kimsenin bize bu şekilde karşılık verdiğini görmedik. Ancak teorik olarak ortaklarımızın karşılıklı adımlar atması durumunda bunu yapabileceğimizi göz ardı etmediğimizi söyleyebiliriz. Ortaklar derken öncelikle özel hizmetlerden bahsediyorum. Özel servisler birbirleriyle temas halinde, o konuyu konuşuyorlar. Biz bunu çözmeye hazırız ama özel servis kanallarında tartışılan bazı şartlar var. Bir anlaşmaya varılabileceğine inanıyorum. O sadece bir gazeteci değil, gizli bilgileri gizlice elde eden bir gazetecidir. Gershkovich'in anavatanına dönebileceğini göz ardı etmiyorum” şeklinde cevapladı.
Ukrayna ile müzakerelere dair sorulan soruyu ceevaplayan Putin, “Şu ana kadar Rusya'nın savaş alanında stratejik bir yenilgiye uğratılacağına dair görüş vardı.. Artık görünüşe göre bunu başarmanın zor olduğunu, fark etmeye başlıyorlar. Bana göre bu, imkansızdır, hiçbir zaman da olmayacaktır. Bana öyle geliyor ki artık Batı'da iktidarda olanlar da bunun farkına varmaya başladı. Eğer öyleyse, eğer farkına varıldıysa, bundan sonra ne yapacaklarını düşünmeleri gerekir. Biz bu diyaloğa hazırız” sözlerini kullandı.

29 Haziran 2025, 00:44
11
(Güncellendi: 29 Haziran 2025, 00:44)

THY'den İran Seferlerine Yeniden Başlangıç! Bu Tarihte Başlıyor

Türk Hava Yolları, güvenlik nedeniyle durdurduğu İran seferlerine yeniden başlıyor. İlk uçuş 30 Haziran’da Meşhed hattında gerçekleşecek.
THY'den İran Seferlerine Yeniden Başlangıç! Bu Tarihte Başlıyor

THY, Orta Doğu'da tansiyonun düşmesiyle birlikte İran uçuşlarına tekrar başlama kararı aldı. Bir süredir askıya alınan seferler, 30 Haziran itibarıyla Meşhed hattıyla yeniden devreye girecek. Bu gelişme, hem yolcular hem de havacılık sektörü için kritik bir adım niteliğinde.

Geçtiğimiz aylarda İran ile İsrail arasında tırmanan gerilim, bölge hava sahasında ciddi güvenlik risklerine yol açmıştı. Türk Hava Yolları da bu riskleri dikkate alarak İran'a yönelik tüm uçuşlarını geçici süreyle askıya almıştı.

Ateşkes Sonrası İran Hava Sahası Sivil Uçuşlara Açıldı

İran ve İsrail arasında sağlanan geçici ateşkes, bölgede sivil havacılığın yeniden hareketlenmesine olanak sağladı. Hava sahasının ticari uçuşlara açılmasıyla birlikte, uluslararası birçok hava yolu şirketi gibi Türk Hava Yolları da rotalarını yeniden değerlendirmeye başladı.

İlk etapta Meşhed seferlerinin başlatılacağı açıklanırken, diğer şehirler için de durumun yakından takip edildiği belirtildi. Bu adım, yalnızca THY için değil, Türkiye ile İran arasındaki ticari ve kültürel bağların yeniden canlanması açısından da önem taşıyor.

THY Genel Müdürü Bilal Ekşi: “30 Haziran’da Uçuşa Geçiyoruz”

Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı duyuruda, “30 Haziran Pazartesi günü itibarıyla İran’ın Meşhed şehrine uçuşlarımızı yeniden başlatıyoruz,” sözlerine yer verdi. Bu paylaşım kısa sürede büyük yankı uyandırdı.

Uçuşların başlamasıyla birlikte, hem İran'da yaşayan vatandaşlar hem de iş ya da ziyaret amacıyla bölgeye gitmek isteyen yolcular için yeni bir alternatif doğmuş oldu. THY’nin bu kararı, özellikle yaz aylarında artan yolcu talebine karşılık olarak da değerlendiriliyor.

Uçuş Sayılarının Kademeli Artması Bekleniyor

İlk adım olarak yalnızca Meşhed seferlerine odaklanan Türk Hava Yolları, bölgedeki güvenlik gelişmelerine paralel olarak İran’daki diğer rotaları da kademeli şekilde hizmete almayı planlıyor. Uzmanlara göre bu karar, THY’nin esnek strateji anlayışının bir yansıması olarak görülüyor.

Özellikle Tahran, Şiraz ve İsfahan gibi kentler, olası yeni uçuş güzergahları arasında yer alıyor. Yetkililer, uçuşların güvenli bir şekilde sürdürülebilmesi için hem yerel otoritelerle hem de uluslararası havacılık kurumlarıyla yakın temas halinde olduklarını vurguluyor.

Havacılıkta Yeni Bir Dönem Başlıyor mu?

Mevcut durum, sadece bir uçuş planlamasından öte; Türk Hava Yolları’nın kriz yönetimi becerisini, bölgesel gelişmelere karşı duyarlılığını ve yolcu güvenliğine verdiği önemi de ortaya koyuyor. İran’a yönelik bu yeniden yapılanma, uluslararası arenada dikkatle izleniyor.

Uçuş takvimine dair güncel bilgilere THY Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşılabilir.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...