Payload Logo
25 Şubat 2025, 02:23
1

Aşırı Terleme Cerrahisi (ETS): Hayat Kalitesini Artıran Bir Çözüm

Terleme, vücudun doğal bir savunma mekanizmasıdır ve her insanda farklı şekilde gerçekleşir. Ancak bazı bireylerde aşırı terleme (hiperhidroz) gibi bir durum ortaya çıkabilir. Özellikle el, koltuk altı, yüz bölgesi ve ayaklarda görülen bu sorun, kişilerin hem kişisel hem de sosyal yaşamlarında ciddi sıkıntılar yaratabilir. Aşırı terleme, efor, korku, heyecan veya hava koşulları gibi nedenlerle tetiklenebilir. Bu durumu yaşayanlar için Endoskopik Torasik Sempatikotomi (ETS) adı verilen cerrahi yöntem, hayat kalitesini artırmada etkili bir çözüm sunmaktadır. Memorial Ankara Hastanesi Göğüs Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Sedat Gürkök , aşırı terleme cerrahisi (ETS) hakkında önemli bilgiler verdi. İşte detaylar…
Aşırı Terleme Cerrahisi (ETS): Hayat Kalitesini Artıran Bir Çözüm

Aşırı Terleme Cerrahisi Nedir? Endoskopik Torasik Sempatektomi (ETS) Nedir?

Halk arasında "el terleme cerrahisi" olarak bilinen Endoskopik Torasik Sempatikotomi (ETS) , özellikle el ve koltuk altı bölgesinde aşırı terleme sorunu yaşayan hastalar için uygulanan bir cerrahi yöntemdir. Bu işlem, sempatik sinir sisteminin belirli bölümlerinin kesilmesiyle aşırı terlemeyi durdurmayı hedefler.

ETS cerrahisi sonrasında hastaların terleme sorunu büyük oranda azalır veya tamamen ortadan kalkar. Bu da onların özgüvenlerini artırarak sosyal yaşama daha aktif bir şekilde katılmasını sağlar.


ETS Hangi Hastalıklarda Uygulanır?

ETS cerrahisi, genellikle aşağıdaki durumlarda uygulanır:

Elde aşırı terleme: Özellikle ellerde yoğun terleme sorunu olan hastalar için ideal bir çözümdür.
Koltuk altında aşırı terleme: Koltuk altı bölgesindeki aşırı terleme, giysilerde leke ve rahatsızlığa neden olabilir.
Yüz bölgesinde aşırı terleme: Yüzde aşırı terleme, sosyal ortamlarda kişinin kendini rahat hissetmesini engelleyebilir.
Ayaklarda aşırı terleme: Ayaklarda oluşan terleme, mantar enfeksiyonları gibi ikincil sağlık sorunlarına yol açabilir.
Bu durumlar, hastaların günlük yaşamını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. ETS cerrahisi, bu sorunları çözmek için etkili bir seçenektir.

ETS Cerrahisi Nasıl Uygulanır?

ETS cerrahisi, göğüs boşluğuna yapılan minimal invaziv bir işlemdir. İşlem genellikle şu adımlarla gerçekleştirilir:

Anestezi: Hastaya genel anestezi uygulanır.
Küçük Kesiler: Göğüs boşluğuna erişmek için küçük bir kesi yapılır.
Sempatik Sinir Kesimi: Endoskopik teknikler kullanılarak sempatik sinir sisteminin aşırı terlemeyi tetikleyen bölümleri kesilir veya çıkarılır.
Kapatma ve İyileşme: Kesiler kapatılır ve hasta izlem altına alınır.
ETS cerrahisi genellikle 30-60 dakika sürer ve hastalar kısa sürede taburcu edilebilir. İşlem sonrası hastaların günlük yaşamlarına hızlı bir şekilde dönebildiği gözlemlenmiştir.


ETS’nin (Endoskopik Torasik Sempatikotomi) Avantajları Nelerdir?

ETS cerrahisinin birçok avantajı bulunmaktadır:

Minimal İnvaziv: Küçük kesilerle yapılan işlem, hastanın hızlı iyileşmesini sağlar.
Etkili Sonuçlar: Hastaların %95'inde aşırı terleme sorunu tamamen ortadan kalkar.
Kısa Süreli İz: Küçük kesiler nedeniyle izler neredeyse fark edilmez.
Günlük Hayata Hızlı Dönüş: Hastalar genellikle aynı gün veya ertesi gün normal yaşamlarına dönebilir.
Özgüven Artışı: Aşırı terleme sorununun ortadan kalkması, hastaların sosyal yaşamda daha rahat ve özgüvenli olmasını sağlar.

29 Nisan 2025, 18:58
7

25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Son araştırmalar, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sonrası 25 ila 44 yaş arasındaki genç yetişkinlerde kalp krizi oranlarının çarpıcı bir şekilde arttığını ortaya koydu. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, bu yaş aralığında kalp krizi vakalarının yüzde 30 gibi önemli bir oranda yükseldiğine dikkat çekti.
25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Erdoğan, kalp krizinin yaşanmadan önce çoğu hastada kritik sinyaller verdiğini belirtirken, özellikle diyabet hastaları ve yaşlılarda belirtisiz kalp krizlerinin de görülebileceği uyarısında bulundu.

KALP KRİZİ GELİYORUM DİYOR MU? BELİRTİLERE DİKKAT!

Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümünde önceden bazı belirtiler veya risk işaretleri görülebildiğini ifade etti. Ancak bu belirtilerin her zaman açık ve belirgin olmayabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Yüzde 50-70 civarında hastada, kalp krizinden günler ya da haftalar önce bazı uyarıcı semptomlar görülebilir. Bu belirtiler genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi bulgulardır" dedi.

Özellikle gece uykudan uyandıran göğüs ağrısının önemli bir sinyal olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, eforla gelen göğüs ağrısı veya baskı hissi, efor kapasitesinde azalma, sırta, kola, çeneye vuran ağrı, aşırı yorgunluk gibi durumların da ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, aile öyküsü ve obezite gibi risk faktörlerinin varlığında ise ön belirti olmasa dahi riskin yüksek olduğuna dikkat çekti.

Media content

Kadınlarda kalp krizi belirtilerinin farklılık gösterebileceğini de vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, mide bulantısı, yorgunluk ve sırt ağrısı gibi rahatsızlıkların da kalp krizi işareti olabileceği konusunda uyardı.

KORONAVİRÜS VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ ARTIŞIN NEDENİ Mİ?

Son yıllarda kalp krizi vakalarındaki artışın nedenlerini değerlendiren Prof. Dr. Erdoğan, COVID-19 pandemisinin bu artışta önemli bir rol oynadığını belirtti. Özellikle 25 ila 44 yaş arasındaki kalp krizi oranındaki yüzde 30'luk artışın bu durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve obezite gibi faktörlerin kalp krizi riskini önemli ölçüde artırdığını ifade eden Erdoğan, genetik faktörler ve ailesel hiperkolesteroleminin de riski yükselten unsurlar arasında yer aldığını kaydetti. Ayrıca pandemi döneminde rutin sağlık kontrollerinin ihmal edilmesinin de kalp krizine yönelik tedavide geç kalınmasına yol açabileceğine dikkat çekti.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR!

Koroner arter hastalıklarında erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, erken tanı sayesinde damar tıkanıklığının ilerlemeden fark edilerek tedaviye başlanabileceğini söyledi. Bu sayede damar daralması ilerlemeden müdahale edilirse kişinin uzun süre normal yaşamına devam edebileceğini belirtti.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...