Payload Logo
26 Şubat 2025, 01:29
0

Diş Beyazlatma: Günlük Hayatta Hijyen ve Özgüvenin Anahtarı

Günlük yaşamda hijyen, özgüven ve estetik görünüm açısından önemli bir yer tutan beyaz dişler, zamanla fizyolojik nedenler veya dış etkenlerle renklenmeye maruz kalabilir. Sigara kullanımı, antibiyotik alımı, kahve ve çay tüketimi gibi faktörler, dişlerde sararma ve lekelenmelere neden olabilir. Neyse ki bu sorunlar, modern diş hekimliği yöntemleriyle kolaylıkla çözülebiliyor. Diş beyazlatma işlemleri, hem ofis ortamında hem de evde uygulanabilen farklı tekniklerle yapılmaktadır. Ancak doğru yöntemin seçilmesi ve kişinin özel durumuna uygun bir tedavi planı hazırlanması büyük önem taşır.
Diş Beyazlatma: Günlük Hayatta Hijyen ve Özgüvenin Anahtarı

Diş Beyazlatma Nedir?

Diş beyazlatma, dişlerin yüzeyindeki gözenekli mine ve dentin yapısında biriken renkli organik ve inorganik maddelerin, karbamid peroksit veya hidrojen peroksit gibi beyazlatıcı jeller yardımıyla giderilmesi işlemidir. Bu yöntem, özellikle sarı ve koyu tonlardaki lekeleri ortadan kaldırarak dişleri doğal rengine yaklaştırır. İşlem, deneyimli bir diş hekimi tarafından uygulandığında güvenli ve etkili sonuçlar verir.

Diş Beyazlatma Hangi Durumlarda Kullanılır?

Diş beyazlatma işlemi, iç ve dış kaynaklı sebeplerle oluşan renklenmelerin giderilmesinde kullanılır:

Dış Kaynaklı Renklenmeler: Kahve, çay, sigara, kırmızı şarap gibi dış etkenlerden kaynaklanan lekeler.
İç Kaynaklı Renklenmeler: Antibiyotik kullanımı, yaşlanma, genetik faktörler veya kanal tedavisi sonrası oluşan renk değişiklikleri.
Travma Sonrası Renklenmeler: Dişte meydana gelen travmalar sonucu oluşan koyu renk değişimleri.
Bu yöntemler, diş yüzeyini bozmadan doğal bir beyazlık sağlar ve kişilerin gülüşlerine yeniden özgüven kazandırır.


Diş Beyazlatma Nasıl Uygulanır?

Diş beyazlatma işlemleri, kullanılan tekniklere ve uygulama alanlarına göre farklılık gösterir. İşte en yaygın diş beyazlatma yöntemleri:

1. Ev Tipi Diş Beyazlatma:
Ev tipi diş beyazlatma, kişinin ağız yapısına uygun özel plaklar hazırlanarak gerçekleştirilir. Hazırlanan plağa belirli miktarlarda (%10–15 oranında) karbamid peroksit veya hidrojen peroksit bazlı beyazlatma jeli uygulanır. Plak, gün içinde 4-6 saat veya gece boyunca 8-10 saat süreyle takılır. Tedavi süresi genellikle 10-15 gün sürer.

2. Ofis Tipi Diş Beyazlatma (Klinik Ortamında Beyazlatma):
Ofis tipi beyazlatma, "Lazerle diş beyazlatma" olarak da bilinir ve klinik ortamında diş hekimi tarafından uygulanır. Dişlerin üzerine sürülen beyazlatma jeli, UV ışını veya lazer yardımıyla aktif hale getirilir. Bu yöntem, diğerlerine göre daha kısa sürede (ortalama 1 saat) sonuç verir.


3. Kombine Diş Beyazlatma (Ev + Ofis Tipi):
Bu yöntemde hem klinik ortamında hem de evde beyazlatma işlemi uygulanır. Klinikte yapılan işlemden sonra, ev tipi plaklarla destekleyici seanslar düzenlenir. Bu yöntem, daha uzun süreli ve etkili sonuçlar sunar.

4. Tek Diş Beyazlatma (İçten Beyazlatma):
Kanal tedavisi sonrası renk değiştiren dişler için uygulanan bir yöntemdir. Dişteki dolgu sökülür, açılan boşluğa beyazlatma jeli yerleştirilir ve geçici dolgu ile kapatılır. İstenilen renge ulaşıncaya kadar 3 gün aralıklarla seanslar tekrarlanır.

29 Nisan 2025, 18:58
7

25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Son araştırmalar, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sonrası 25 ila 44 yaş arasındaki genç yetişkinlerde kalp krizi oranlarının çarpıcı bir şekilde arttığını ortaya koydu. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, bu yaş aralığında kalp krizi vakalarının yüzde 30 gibi önemli bir oranda yükseldiğine dikkat çekti.
25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Erdoğan, kalp krizinin yaşanmadan önce çoğu hastada kritik sinyaller verdiğini belirtirken, özellikle diyabet hastaları ve yaşlılarda belirtisiz kalp krizlerinin de görülebileceği uyarısında bulundu.

KALP KRİZİ GELİYORUM DİYOR MU? BELİRTİLERE DİKKAT!

Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümünde önceden bazı belirtiler veya risk işaretleri görülebildiğini ifade etti. Ancak bu belirtilerin her zaman açık ve belirgin olmayabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Yüzde 50-70 civarında hastada, kalp krizinden günler ya da haftalar önce bazı uyarıcı semptomlar görülebilir. Bu belirtiler genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi bulgulardır" dedi.

Özellikle gece uykudan uyandıran göğüs ağrısının önemli bir sinyal olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, eforla gelen göğüs ağrısı veya baskı hissi, efor kapasitesinde azalma, sırta, kola, çeneye vuran ağrı, aşırı yorgunluk gibi durumların da ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, aile öyküsü ve obezite gibi risk faktörlerinin varlığında ise ön belirti olmasa dahi riskin yüksek olduğuna dikkat çekti.

Media content

Kadınlarda kalp krizi belirtilerinin farklılık gösterebileceğini de vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, mide bulantısı, yorgunluk ve sırt ağrısı gibi rahatsızlıkların da kalp krizi işareti olabileceği konusunda uyardı.

KORONAVİRÜS VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ ARTIŞIN NEDENİ Mİ?

Son yıllarda kalp krizi vakalarındaki artışın nedenlerini değerlendiren Prof. Dr. Erdoğan, COVID-19 pandemisinin bu artışta önemli bir rol oynadığını belirtti. Özellikle 25 ila 44 yaş arasındaki kalp krizi oranındaki yüzde 30'luk artışın bu durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve obezite gibi faktörlerin kalp krizi riskini önemli ölçüde artırdığını ifade eden Erdoğan, genetik faktörler ve ailesel hiperkolesteroleminin de riski yükselten unsurlar arasında yer aldığını kaydetti. Ayrıca pandemi döneminde rutin sağlık kontrollerinin ihmal edilmesinin de kalp krizine yönelik tedavide geç kalınmasına yol açabileceğine dikkat çekti.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR!

Koroner arter hastalıklarında erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, erken tanı sayesinde damar tıkanıklığının ilerlemeden fark edilerek tedaviye başlanabileceğini söyledi. Bu sayede damar daralması ilerlemeden müdahale edilirse kişinin uzun süre normal yaşamına devam edebileceğini belirtti.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...