Payload Logo
25 Şubat 2025, 16:00
2

Hipertermi: Isı ile Kanser Tedavisinde Yeni Bir Ufuk

Günümüzde kanser tedavisi için geliştirilen yenilikçi yöntemler, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve tedavi başarısını yükseltmek adına büyük bir öneme sahiptir. Bu bağlamda hipertermi , yani “ısı ile tedavi”, kanser tedavisinde kemoterapi ve radyoterapinin etkinliğini artıran kanıta dayalı bir tamamlayıcı yöntem olarak öne çıkmaktadır. Özel cihazlar aracılığıyla tüm vücut ısısının ya da bölgesel olarak tümörün ısısının artırılması hedeflenen bu teknik, özellikle yaygın tümörlü hastalarda umut vaat ediyor. İşte hipertermi yöntemi hakkında bilmeniz gereken her şey…
Hipertermi: Isı ile Kanser Tedavisinde Yeni Bir Ufuk

Hipertermi Nedir?

Hipertermi, “ısı ile tedavi” anlamına gelen bir yöntemdir. Aynı zamanda termoterapi olarak da bilinen bu teknik, özel olarak geliştirilmiş cihazlar yardımıyla hastanın tüm vücut ısısını veya belirli bölgelerin sıcaklığını artırarak uygulanır. Sağlıklı bir insanın hastalık tehdidine karşı ateşle (vücut ısısını artırarak) yanıt vermesi gibi, hipertermi de bu doğal savunma mekanizmasını taklit ederek bağışıklık sistemini güçlendirir ve kanser hücrelerini zayıflatır.


Hipertermi Hangi Hastalıkların Tedavisinde Kullanılır?

Hipertermi, özellikle kanser tedavisinde önemli bir rol oynar. Kemoterapi ve radyoterapi gibi temel tedavi yöntemlerinin etkinliğini artırarak, tümör hücrelerini daha hassas hale getirir. Ayrıca, bağışıklık sisteminin aktifleşmesini sağlayarak vücudun kendiliğinden iyileşme kapasitesini güçlendirir. Özellikle aşağıdaki durumlarda tercih edilir:

Yaygın Tümörlü Hastalarda: Tüm vücut hipertermi, kemoterapi ile birlikte kullanıldığında daha etkili sonuçlar verir.
Bölgesel Tümörlerde: Lokal hipertermi, tümörün bulunduğu bölgeyi hedef alarak sıcaklık artışını sağlar.
Bağışıklık Sistemi Desteği: Ateşin bağışıklık sistemi üzerindeki düzenleyici etkisinden yararlanılır.

Hipertermi Kanser Tedavisinde Nasıl Uygulanır?

Hipertermi, Tüm Vücut Hipertermi ve Bölgesel (Lokal) Hipertermi olmak üzere iki ana başlık altında incelenir.

1. Tüm Vücut Hipertermi ile Kanser Tedavisi
Sağlıklı bir insan, hastalık tehdidine karşı vücut ısısını artırarak (ateş) bağışıklık sistemini uyarır. Tüm vücut hipertermi, bu doğal savunma mekanizmasını taklit ederek bağışıklık yanıtını güçlendirir. Özellikle yaygın tümörlü hastalarda, kemoterapi ile birlikte uygulandığında tedavi etkinliğini artırır.


Uygulama Şekli:
Deriye zarar vermeyen ve derinlik etkili su filtreli infrared-A ışını yayan lambalar, doğrudan karın ve gövdeye yöneltilir. İşlem sırasında hastanın vital fonksiyonları (tansiyon, nabız, oksijen satürasyonu, solunum sıklığı ve vücut ısısı) sürekli olarak izlenir. Hedeflenen vücut ısısı genellikle 39°C – 40°C arasındadır. Bu aralık, bağışıklık sisteminin aktifleşmesi için en uygun değerlerdir.
Süre: Tedavi süresi, vücudun verdiği tepkiye ve hedef ısıya ulaşılma süresine göre değişebilir. Ortalama olarak 4 saat kadar sürer.
Faydaları: Kemoterapinin etkinliğini artırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Tümör hücrelerini zayıflatır.

2. Bölgesel (Lokal) Hipertermi ile Kanser Tedavisi

Bölgesel hipertermi, tümörün bulunduğu bölgeyi hedef alarak sıcaklık artışını sağlar. Bu yöntem, radyoterapi ve kemoterapi ile birlikte kullanıldığında tümör hücrelerini daha hassas hale getirir ve tedavi başarısını artırır.

Uygulama Şekli: Özel cihazlar yardımıyla tümör bölgesine odaklanmış ısı uygulanır. Bu işlem, tümör hücrelerinin DNA’sını bozarak onların çoğalmasını engeller.
Faydaları: Tümör hücrelerini zayıflatır. Radyoterapi ve kemoterapinin etkinliğini artırır. Minimal yan etki ile uygulanabilir.

29 Nisan 2025, 18:58
7

25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Son araştırmalar, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sonrası 25 ila 44 yaş arasındaki genç yetişkinlerde kalp krizi oranlarının çarpıcı bir şekilde arttığını ortaya koydu. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, bu yaş aralığında kalp krizi vakalarının yüzde 30 gibi önemli bir oranda yükseldiğine dikkat çekti.
25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Erdoğan, kalp krizinin yaşanmadan önce çoğu hastada kritik sinyaller verdiğini belirtirken, özellikle diyabet hastaları ve yaşlılarda belirtisiz kalp krizlerinin de görülebileceği uyarısında bulundu.

KALP KRİZİ GELİYORUM DİYOR MU? BELİRTİLERE DİKKAT!

Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümünde önceden bazı belirtiler veya risk işaretleri görülebildiğini ifade etti. Ancak bu belirtilerin her zaman açık ve belirgin olmayabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Yüzde 50-70 civarında hastada, kalp krizinden günler ya da haftalar önce bazı uyarıcı semptomlar görülebilir. Bu belirtiler genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi bulgulardır" dedi.

Özellikle gece uykudan uyandıran göğüs ağrısının önemli bir sinyal olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, eforla gelen göğüs ağrısı veya baskı hissi, efor kapasitesinde azalma, sırta, kola, çeneye vuran ağrı, aşırı yorgunluk gibi durumların da ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, aile öyküsü ve obezite gibi risk faktörlerinin varlığında ise ön belirti olmasa dahi riskin yüksek olduğuna dikkat çekti.

Media content

Kadınlarda kalp krizi belirtilerinin farklılık gösterebileceğini de vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, mide bulantısı, yorgunluk ve sırt ağrısı gibi rahatsızlıkların da kalp krizi işareti olabileceği konusunda uyardı.

KORONAVİRÜS VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ ARTIŞIN NEDENİ Mİ?

Son yıllarda kalp krizi vakalarındaki artışın nedenlerini değerlendiren Prof. Dr. Erdoğan, COVID-19 pandemisinin bu artışta önemli bir rol oynadığını belirtti. Özellikle 25 ila 44 yaş arasındaki kalp krizi oranındaki yüzde 30'luk artışın bu durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve obezite gibi faktörlerin kalp krizi riskini önemli ölçüde artırdığını ifade eden Erdoğan, genetik faktörler ve ailesel hiperkolesteroleminin de riski yükselten unsurlar arasında yer aldığını kaydetti. Ayrıca pandemi döneminde rutin sağlık kontrollerinin ihmal edilmesinin de kalp krizine yönelik tedavide geç kalınmasına yol açabileceğine dikkat çekti.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR!

Koroner arter hastalıklarında erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, erken tanı sayesinde damar tıkanıklığının ilerlemeden fark edilerek tedaviye başlanabileceğini söyledi. Bu sayede damar daralması ilerlemeden müdahale edilirse kişinin uzun süre normal yaşamına devam edebileceğini belirtti.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...