Bugünün Haberi
23 Şubat 2025, 20:38
10

Meme Taraması Ne Zaman Yapılmalı? Erken Tanının Önemi ve Yöntemler

Meme kanseri, dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biridir.
Meme Taraması Ne Zaman Yapılmalı? Erken Tanının Önemi ve Yöntemler

Ancak erken teşhis sayesinde meme kanseri tedavi edilebilir ve sağkalım oranları oldukça yüksektir. İşte bu noktada meme taraması devreye girer. Peki, meme taraması ne zaman yapılmalıdır? Meme kanserine karşı korunma adına hangi yaşta ve hangi sıklıkla tarama yapılması gerektiği konusunda uzmanlardan önemli açıklamalar geldi.

Meme Taraması Nedir?

Meme taraması, meme kanserinin erken teşhisinde önemli bir rol oynayan bir testtir. Genellikle mamografi, ultrasonografi veya klinik meme muayenesi gibi yöntemlerle yapılır. Meme kanseri riski taşıyan kişilerde erken tanı koyulabilmesi amacıyla düzenli olarak yapılan bu testler, kanserin ilerlemeden tedavi edilmesine olanak tanır.


Meme Taraması Hangi Yaşta Yapılmalı?

Meme kanseri taramasının başlama yaşı, kişisel risk faktörlerine göre değişiklik gösterebilir. Ancak genel olarak uzmanlar, taramaya başlamak için şu yaş aralıklarını öneriyorlar:

40-44 Yaş: Yılda bir kez mamografi çektirilmesi önerilir. Bu yaş aralığında, kişisel bir risk faktörü bulunmayan kadınlarda, meme kanseri riski ortalama seviyededir. Mamografi, düzenli olarak yapılması gereken bir testtir.

45-54 Yaş: 45 yaşını dolduran kadınlar için her yıl mamografi çektirilmesi önerilmektedir. Bu dönemde meme kanseri riski artmaya başlar, bu nedenle düzenli tarama önemlidir.

55 Yaş ve Üzeri: 55 yaş ve sonrasında ise mamografi taramaları her iki yılda bir yapılabilir. Bu yaş grubunda meme kanseri riski daha da artmış olabilir, bu yüzden tarama sıklığı kişisel sağlık durumu ve aile öyküsüne göre doktor tarafından belirlenir.

Meme Taraması Risk Gruplarına Göre Nasıl Değişir?

Meme kanseri riski, sadece yaşa bağlı değildir. Ailede meme kanseri öyküsü, genetik yatkınlık, hormon kullanımı gibi faktörler, kişinin risk grubunu değiştirebilir. Ailede birinci dereceden yakınlarında (anne, kız kardeş) meme kanseri öyküsü olan kadınlar, erken yaşta tarama yaptırmalı ve bu taramalar daha sık olmalıdır.

Yüksek riskli bireyler için öneriler:

Ailede meme kanseri öyküsü olanlar: 40 yaşından önce mamografi ve genetik testler yapılabilir.

BRCA1 veya BRCA2 gen mutasyonu taşıyanlar: Bu genetik mutasyon, meme kanseri riskini arttırır. Genetik testler ve düzenli tarama planlarıyla erken teşhis sağlanabilir.

Meme Taraması Yöntemleri Nelerdir?

Meme taraması için kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:

Mamografi: Meme dokusunun X ışınları ile incelenmesidir. Meme kanserinin erken evrelerini tespit edebilmek için kullanılan en yaygın yöntemdir.

Ultrasonografi: Mamografi ile birlikte ya da mamografinin yetersiz kaldığı durumlarda kullanılan bir diğer yöntemdir. Meme dokusundaki şüpheli kitlelerin daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesine yardımcı olur.

Klinik Meme Muayenesi: Bir doktor tarafından yapılan fiziksel muayenedir. Bu test, kişinin meme dokusundaki herhangi bir anormalliği fark etmesine yardımcı olur.

Meme İleri Görüntüleme (Mammosites, MRI): Mamografi sonuçları belirsiz veya risk taşıyan durumlarda, daha detaylı incelemeler için kullanılır.

Meme Taramasının Önemi

Meme kanseri, genellikle erken evrelerde belirti vermez. Bu nedenle düzenli taramalar, küçük kanser hücrelerini tespit ederek tedavi sürecinin başarılı olma şansını artırır. Erken tanı, tedaviye başlama sürecini hızlandırarak, hastalığın yayılmasını engeller ve sağkalım oranını artırır.

Meme taraması, kadınların sağlıklı bir yaşam sürmelerinde kritik bir rol oynar. Her kadının düzenli olarak tarama yaptırması ve meme kanseri hakkında bilinçlenmesi gerekmektedir. Tarama zamanlaması ve sıklığı, bireysel risk faktörlerine göre belirlenmeli ve uzman doktorlar tarafından kişiye özel bir plan hazırlanmalıdır. Unutmayın, erken teşhis hayat kurtarır!

18 Haziran 2025, 20:18
11

Arı Ekmeği Yeni Gelir Kapısı mı? Kilosu 3000 TL!

Bir zamanlar bal üreticileri tarafından değeri bilinmeyip çöpe atılan arı ekmeği, şimdilerde adeta bir "altın madeni"ne dönüştü. Yüksek protein içeriği ve sağlığa faydalarıyla dikkat çeken bu doğal ürün, günümüzde kilosu 3 bin liradan alıcı bularak arıcılar için yeni bir gelir kapısı haline geldi.
Arı Ekmeği Yeni Gelir Kapısı mı? Kilosu 3000 TL!

Arı ekmeği, arıların çiçek ve bitkilerden topladıkları polenleri kovanlarına getirerek kendi enzimleri ve salgılarını katarak fermente etmesiyle ürettikleri eşsiz bir besindir. 25 yıldır arıcılık yapan Engin Ekinci, arı ekmeğinin arıların ve tabiatın hammaddesi olduğunu belirtiyor.

Ekinci, "Birkaç yıl önce arı ekmeği üretilmiyordu, hatta çöp olarak atılıyordu. Son yıllarda ise arı ekmeği yerli arıcılarımız tarafından üretiliyor" diyerek ürünün değerinin yeni yeni anlaşıldığını vurguladı.

Bir Çay Kaşığı Bir Kilo Ete Bedel: Şaşırtıcı Faydaları!

Arı ekmeği, zengin besin içeriğiyle dikkat çekiyor. İçerisinde yaklaşık 22-23 çeşit amino asit barındıran bu doğal ürün, protein açısından son derece zengin. Bal üreticileri, bir çay kaşığı arı ekmeğinin yaklaşık 1 kilogram ete eşdeğer miktarda protein barındırdığını ifade ediyor.

Bu özelliğiyle arı ekmeği, özellikle diyet yapan bireyler ve çocukların gelişimi için destekleyici bir gıda olarak sıkça tercih ediliyor. Akciğer hastalıkları, prostat, eklem ağrıları gibi birçok rahatsızlığa iyi geldiği iddia edilen arı ekmeği, tam anlamıyla bir şifa deposu olarak görülüyor. Birçok farklı çiçekten elde edilen polenlerin fermantasyonuyla oluşan bu ürün, bağışıklık sistemini destekleyici ve genel sağlığı iyileştirici özelliklere sahip.

Arı ekmeğinin sağlık bilincinin artmasıyla birlikte popülaritesinin de arttığı ve arıcılar için önemli bir ekonomik değere dönüştüğü gözlemleniyor.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...