Bugünün Haberi
20 Şubat 2025, 23:51
14

Tek Böbrekle Kaç Yıl Yaşanır? Uzmanlar Uyarıyor: Sağlıklı Bir Hayat Mümkün, Ancak Dikkat Edilmesi Gerekenler Var

Günümüzde birçok insan tek böbrekle sağlıklı bir yaşam sürdürebiliyor. Peki, tek böbrekle kaç yıl yaşanabilir? Bu sorunun yanıtı, kişinin genel sağlık durumu, yaşam tarzı ve düzenli tıbbi kontroller gibi faktörlere bağlı olarak değişebiliyor. Uzmanlar, tek böbrek yaşayan kişilerin dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Tek Böbrekle Kaç Yıl Yaşanır? Uzmanlar Uyarıyor: Sağlıklı Bir Hayat Mümkün, Ancak Dikkat Edilmesi Gerekenler Var

Tek Böbrek Yaşam Süresini Etkiler mi?

Bir insanın iki yerine tek böbrekle doğması veya sonradan bir böbreğini kaybetmesi, yaşam süresini doğrudan etkilemez. Tek böbrek yaşayan kişiler, sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimseyerek ve düzenli kontrollerle uzun yıllar boyunca sağlıklı bir yaşam sürdürebilir. Ancak, tek böbreğin sağlığını korumak için bazı önemli önlemler alınması gerekiyor.

Doktorlar, tek böbrek yaşayan kişilerin böbrek fonksiyonlarının %75-85 oranında normal çalıştığını belirtiyor. Yani, tek böbrek bile vücut için yeterli olabiliyor. Ancak, bu durumda böbrek daha fazla yük altında kalacağından, ekstra koruma ve özen gerektiği unutulmamalı.


Tek Böbrekle Yaşarken Nelere Dikkat Edilmeli?

Düzenli Tıbbi Kontroller: Tek böbrek yaşayan kişilerin en az yılda bir kez böbrek fonksiyonlarını kontrol ettirmesi öneriliyor. Kan basıncı, şeker düzeyi ve idrar testleri gibi rutin kontroller, erken teşhis ve tedavi açısından kritik öneme sahip.

Sağlıklı Beslenme: Yüksek tuz, şeker ve protein içeren besinlerden kaçınılmalı. Özellikle tuzlu gıdalar, böbrekler üzerinde fazladan yük oluşturabilir. Yeşil sebzeler, meyveler ve düşük yağlı protein kaynakları tercih edilmeli.

Fiziksel Aktivite: Düzenli egzersiz, kan dolaşımını artırarak böbrek sağlığını destekler. Ancak aşırı spor yapmaktan kaçınılmalı. Özellikle kontakt sporlar (futbol, basketbol vb.) böbrek hasarına yol açabileceğinden riskli olabilir.

Sigara ve Alkol Kullanımından Kaçınma: Sigara ve alkol, damar sağlığını olumsuz etkileyerek böbrek fonksiyonlarını zayıflatabilir. Tek böbrek yaşayan kişilerin bu alışkanlıklardan uzak durması büyük önem taşıyor.

İlaç Kullanımında Dikkat: Ağrı kesiciler, antibiyotikler ve bazı bitkisel ürünler böbrekler için zararlı olabilir. İlaç kullanmadan önce mutlaka doktora danışılmalı.

Kan Basıncını Kontrol Altında Tutma: Yüksek tansiyon, böbrek sağlığını ciddi şekilde tehdit edebilir. Tek böbrek yaşayan kişilerin kan basıncını düzenli olarak ölçtürmeleri ve gerekirse ilaç kullanmaları öneriliyor.



Uzman Görüşü: "Erken Müdahale Hayat Kurtarır"
Ünlü nefrolog Prof. Dr. Ayşe Demir, tek böbrek yaşayan kişilerin hayatlarını planlarken bilinçli adımlar atması gerektiğini söylüyor: “Tek böbrekle yaşamak, iki böbrekle yaşama kıyasla daha fazla dikkat gerektirir. Ancak bu, yaşam kalitesini düşürmek anlamına gelmiyor. Düzenli kontroller ve sağlıklı yaşam tarzı ile hastalarımız 70-80 yıl ve üzeri yaşayabilir. Önemli olan, herhangi bir şikayette vakit kaybetmeden doktora başvurmak.”


21 Haziran 2025, 18:13
7

Anoreksiya Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yolları Nelerdir?

Günümüz dünyasında güzellik standartlarının ve beden imajının yoğun baskısı altında, özellikle genç bireylerde ortaya çıkan ciddi sağlık sorunlarından biri de anoreksiya nervozadır. Anoreksiya, sadece besin kısıtlamasıyla karakterize bir yeme bozukluğu olmanın ötesinde, bireyin psikolojisini ve fiziksel sağlığını derinden etkileyen, potansiyel olarak hayati tehlike taşıyan psikolojik bir rahatsızlıktır.
Anoreksiya Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yolları Nelerdir?

Anoreksiya nervoza, anormal derecede düşük vücut ağırlığına sahip olma, kilo almaktan aşırı derecede korkma ve vücut imajında çarpık bir algı ile tanımlanan, yaşamı tehdit eden bir yeme bozukluğudur. Genellikle ergenlik dönemindeki genç kızlarda daha sık görülse de, her yaş ve cinsiyetten bireyi etkileyebilir. Hastalar, normal kilolarının çok altında olmalarına rağmen kendilerini şişman hisseder ve yemek yemeyi reddederek veya aşırı egzersiz yaparak mevcut kilolarını korumaya çalışırlar. Başlangıçta iştah kontrol altına alınabilse de, ilerleyen süreçte iştah tamamen kaybolabilir ve vücut hastalık derecesinde zayıflayabilir.

Anoreksiyanın Nedenleri: Karmaşık Bir Etkileşim

Anoreksiya nervozanın tek bir nedeni yoktur; genellikle biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etkileşimi sonucu ortaya çıkar.

  • Biyolojik Nedenler: Duyarlı, azimli ve mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip bireylerde daha sık görülebilir. Genetik yatkınlığa dair kesin çalışmalar olmasa da, ailede anoreksiya öyküsü olanlarda risk daha yüksek olabilir.
  • Psikolojik Nedenler: Bebeklik ve çocukluk dönemindeki yanlış beslenme davranışları risk faktörü oluşturabilir. Utangaç, depresif, obsesif kompülsif kişilik bozukluğuna sahip gençlerde, sevgi bağı düşük ebeveynlere sahip olanlarda ve cinsel istismara uğramış bireylerde anoreksiya nervoza görülme riski artabilir.
  • Çevresel Faktörler: Moda dünyasının dayattığı "sıfır beden" algısı, özellikle ergenlik çağındaki gençleri olumsuz etkileyebilir. Dansçılar, balerinler, mankenler gibi meslek gruplarında, iş yaşamlarındaki rekabet ve beklentiler nedeniyle yeme bozuklukları riski daha yüksektir.
Media content

Belirtileri: Fiziksel ve Psikolojik Uyarı İşaretleri

Anoreksiya nervozanın belirtileri hem fiziksel hem de psikolojik düzeyde kendini gösterir:

  • Yemek yemeyi reddetme veya çok sınırlı bir diyet programı uygulama.
  • Aşırı egzersiz yaparak kilo kaybetme veya mevcut kiloyu koruma çabası.
  • Kilo alma korkusu ve açlığa rağmen açlık durumunu inkar etme.
  • Sürekli tartılma ihtiyacı hissetme.
  • Yemekten sonra kusma veya diüretik/müshil ilaçları kullanma.
  • Tuvalette uzun zaman geçirme.
  • Ciddi kilo kaybına bağlı olarak adet düzensizlikleri veya kesilmesi.
  • Saç dökülmesi, ince ve kırılgan tırnaklar.
  • Soğuğa karşı hassasiyet, tansiyon düşüklüğü, kabızlık, nabız düşüklüğü.
  • Mizaç dalgalanmaları, düşük benlik saygısı, içe dönüklük, obsesyon ve depresyon gibi psikiyatrik belirtiler.

Tanı ve Tedavi: Multidisipliner Bir Yaklaşım

Anoreksiya nervoza tanısı, kilo kaybına neden olabilecek diğer hastalıkların dışlanması ve bireyin klinik ile psikolojik bulgularının kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesiyle konulur. Tedavi, genellikle bir psikiyatrist, diyetisyen, psikolog, ortopedi uzmanı, endokrinolog, fizyoterapist ve hemşirelerden oluşan multidisipliner bir ekibin işbirliğini gerektirir.

Ciddi kilo kaybı yaşayan hastalar, tıbbi tedavi ve besin takviyesi için hastanede kontrol altında tutulabilir. Psikoterapi seansları, bireyin kimlik duygusunu ve öz saygısını geri kazanmasına yardımcı olurken, aile katılımı tedavinin başarısı için kritik öneme sahiptir. Hastalığın nüks etme oranının yüksek olması nedeniyle, tedavi sonrası da sürekli kontrol altında tutulması büyük önem taşır.

Unutulmamalıdır ki anoreksiya nervoza, tedavi edilmediğinde ölümcül sonuçlar doğurabilen ciddi bir hastalıktır. Erken teşhis ve doğru tedavi yaklaşımları, hastaların iyileşme şansını önemli ölçüde artırır.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...