Bugünün Haberi
15 Nisan 2025, 12:12
12

Uykusuzluğa Meydan Okuyanlar İnsanlar Daha Az Uykuya İhtiyaç Duyuyor mu?

Çoğumuz için ideal uyku süresi yedi ila dokuz saat arasındadır. Bu sürenin altında uyumak genellikle sersemlik, yorgunluk ve yataktan çıkmakta zorlanma gibi olumsuz sonuçlar doğurur.
Uykusuzluğa Meydan Okuyanlar  İnsanlar Daha Az  Uykuya İhtiyaç Duyuyor mu?

Ancak şaşırtıcı bir şekilde, bazı insanlar altı saat veya daha az uyuduktan sonra bile dinç, enerjik ve güne hazırmış gibi uyanabiliyor. Peki, sembolün kendini yenilemesi ve onarılması için uykunun hayati değerlerine sahip olduğu bilinen bir gerçekken, bu "doğal kısa uyuyanların" sırrı ne olabilir?

Bilim dünyasında uzun yıllardır bu ilginç fenomeni çözmeye çalışıyor. "Doğal kısa uyuyanlar" olarak sunulan bu az sayıdaki insan, genetik bir farklılık sayesinde diğer insanlara göre daha az bakıma ihtiyaç duyuyor gibi görünüyor. Vücutları, uykunun faydalarını daha kısa sürede elde edebilmek veya daha verimli bir şekilde enerji üretebilmek mümkün olabilir.

Ancak bu konuda yapılan araştırmalar, doğal olarak kısa uyuyanların süresi oldukça az olması nedeniyle sınırlı kalmıştır. Bilim insanları, bu kişilerin genetik yapılarını ve uyku düzenlerini inceleyerek, daha az uykuyla nasıl bu kadar dinç kalabildiklerine dair ipuçları aramaktadır.

Doğal Uyuyanların Olası Sırları

Genetik Faktörler: Araştırmalar, doğal kısa uyuyanlarda belirli genetiklerin olabileceğini göstermektedir. Bu genler, uykunun korunmasını veya genişletmesini artıran proteinlerin ürettiği rol oynayabilir.

Uyku Verimliliği: Doğal kısa uyuyanların uykuları, normal uyuyanlara göre daha verimli olabilir. Yani, uyudukları kısa sürede daha derin ve dinlendirici bir uyku evresine daha hızlı geçiş yapabilirler.

Metabolizma ve Enerji Üretimi: Bu kişinin vücutları, kapasitesiken enerji üretimi ve kullanımı konusunda daha etkili mekanizmalara sahip olabilir. Bu da daha az uykuyla bile yeterli kapasite sağlayabilir.


Doğal kısa uyuyanların sırrının devamı, uyku bilimi alanında önemli bir atılım olabilir. Bu bilgi, uyku bozukluklarının tedavisi ve genel uyku sağlığının kullanabileceği yeni tedavilerin geliştirilmesine katkıda bulunabilir. Ancak şu an için, az uykuyla dinç kalmayı başarabilen bu azınlığın sırrı tam olarak çözülmemiş bir merak konusu olmaya devam ediyor.

28 Haziran 2025, 09:27
5
(Güncellendi: 28 Haziran 2025, 09:27)

Anne Sütü Gerçeği Şoke Etti Sadece Besin Değil, Biyolojik Bir Sistem!

Bilim Kafe etkinliğinde açıklanan çarpıcı detaylara göre, anne sütü sadece besin değil, sağlıklı yaşamın temeli olan biyolojik bir sistem.
Anne Sütü Gerçeği Şoke Etti Sadece Besin Değil, Biyolojik Bir Sistem!

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Türkiye genelinde başlattığı “Bilim Kafe” buluşmalarının Çanakkale durağında, anne sütü ile ilgili daha önce pek duyulmamış bilgiler paylaşıldı. “Anne sütü sadece bir besin değil, yaşam boyu etkili bir biyolojik sistem” vurgusu dikkat çekti.

Etkinlik, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Bilim İletişimi Ofisi tarafından Truva Atı karşısındaki Çağlar Kaynak Basketbol Sahası'nda gerçekleştirildi. Programda, ÇOMÜ Araştırma Dekanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Sercan Karav, anne sütüyle ilgili çarpıcı bilimsel verileri katılımcılarla paylaştı.

ABD’de Milyon Dolarlık Projede Anne Sütünü Araştırdı

Prof. Dr. Karav, devlet bursuyla gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde milyon dolarlık bir araştırma projesi kapsamında anne sütü üzerine bilimsel çalışmalar yürüttüğünü açıkladı. Edindiği bu değerli bilimsel bilgileri Türkiye’deki genç araştırmacılarla paylaşmaya devam ettiğini belirtti.

Normal Doğum ve Anne Sütü, Sağlıklı Mikrobiyota İçin Temel

Anne sütüyle birlikte vajinal doğumun da insan sağlığında büyük rol oynadığını belirten Karav, sağlıklı bir mikrobiyota oluşumunun bu iki faktöre bağlı olduğunu dile getirdi. “Anne sütü, yararlı mikroorganizmaların çoğalmasına yardımcı olan özel oligosakkaritler içeriyor. Bu yapılar sadece anne sütünde bulunuyor ve sağlık üzerinde derin etkileri var.” dedi.

Sezaryen ve Erken Sütten Kesme, Alerji Riskini Artırıyor

Gelişmiş toplumlarda giderek yaygınlaşan sezaryen doğumların ve bebeklerin anne sütünden erken kesilmesinin alerji başta olmak üzere birçok sağlık sorununa zemin hazırladığını söyleyen Karav, “Modernleşme arttıkça sağlık sorunları da artıyor. Bunun başlıca nedenlerinden biri, bebek ile anne sütü arasındaki bağın kopması.” ifadelerini kullandı.

İlk 6 Ay ve 1 Yıl Arası Mutlaka Anne Sütü Önerisi

Prof. Dr. Karav, bebek beslenmesinde ilk 6 ayın ve ideal olarak ilk 1 yılın yalnızca anne sütüyle geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu sürecin bilimsel anlamda tartışmasız olduğunu belirterek, “Anne sütü, bebek için özel olarak tasarlanmış bir sıvı. Başka hiçbir şey onun yerini tutamaz.” dedi.

Süt Karşıtlığı Artıyor ama Yerine Koyacak Alternatif Yok

Son dönemde kamuoyunda sıkça konuşulan süt karşıtlığı hakkında da değerlendirmelerde bulunan Karav, “Alternatif bir kaynak bulunmadığı sürece inek ya da keçi sütü gibi seçenekler, anne sütü sonrası için en iyi tercihler olmaya devam edecek.” dedi. Anne sütünün ise her zaman öncelikli ve vazgeçilmez olduğunu sözlerine ekledi.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...