Bugünün Haberi
8 Şubat 2025, 00:11
7
(Güncellendi: 30 Nisan 2025, 11:59)

Ukrayna Savaşı'nda ABD'nin Yaptırım Baskısı Stratejisi

ABD'nin Ukrayna-Rusya savaşındaki temel stratejisi, Rusya'ya yönelik yaptırımları artırarak ekonomik baskı kurmak ve böylece Rusya'yı müzakere masasına oturtmaya zorlamak olarak öne çıkıyor. Bu strateji, son olarak ABD Güvenlik Konseyi Özel Temsilcisi Keith Kellogg'un açıklamalarıyla daha da belirginleşti.
Ukrayna Savaşı'nda ABD'nin Yaptırım Baskısı Stratejisi

Kellogg, mevcut yaptırımların yetersiz olduğunu ve Rusya'yı etkilemede düşük bir başarı oranına sahip olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, özellikle enerji sektörüne yönelik yaptırımların artırılması gerektiğini vurguluyor. Amaç, Rusya'nın ekonomik olarak tükenmesini sağlayarak savaşın seyrini değiştirmek.

Ekonomik Baskının Önemi

ABD'nin stratejisi, Rusya'nın cephedeki kayıplara karşı ekonomik kısıtlamalara daha duyarlı olduğu gerçeğine dayanıyor. Batı yaptırımları, Rusya'nın finansmana ve kritik teknolojilere erişimini zorlaştırsa da Rus ekonomisi hala bu baskılara uyum sağlıyor. Bu nedenle, enerji kaynakları ihracatından elde edilen gelirlere yönelik kısıtlamaların daha etkili olacağı düşünülüyor.

Müzakere İhtimali ve Zorluklar

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski de yaptırımların artırılmasının Kremlin'i müzakere masasına oturtabileceğini düşünüyor. Ancak, müzakerelerin nasıl bir formatta ve içerikte olacağı belirsizliğini koruyor. Rusya'nın Ukrayna'nın kabul edemeyeceği şartlar öne sürmesi ve Zelenski'nin toprak ve egemenlik konularında taviz vermeye yanaşmaması, müzakere sürecini zorlaştırıyor.

ABD'nin Arabuluculuk Rolünü Üstlenmesi Neyi İfade Ediyor?

Kellogg'un açıklamalarında, ABD'nin Rusya-Japonya savaşını sona erdiren Portsmouth Antlaşması'na atıfta bulunması, Washington'un Kiev ve Moskova arasındaki müzakerelerde arabuluculuk rolünü üstlenebileceğine işaret ediyor. Ancak, bu müzakerelerin başarılı olması için Rusya'nın taviz vermeye zorlanması gerekiyor.

ABD'nin Ukrayna savaşındaki stratejisi, Rusya'ya karşı daha agresif bir yaptırım politikası izlemek ve diplomasiyi bir etki aracı olarak kullanmak üzerine kurulu. Ancak, Moskova ve Kiev'in henüz bir uzlaşmaya hazır olmaması, yaptırımların bu iki tarafın pozisyonlarını değiştirmede belirleyici bir faktör olacağını gösteriyor. ABD'nin ekonomik baskıyı etkili bir şekilde artırma ve Ukrayna'ya savaş alanında destek sağlama yeteneği, bu stratejinin başarısını belirleyecek.

17 Haziran 2025, 15:48
6
(Güncellendi: 17 Haziran 2025, 15:48)

Yunanistan Türkiye'den Korkuyor Mu? İşte Basın Yorumları

İsrail ile İran arasındaki çatışmanın beşinci gününe girmesiyle birlikte, bölgesel gerilimler artarken, Yunanistan'ın bu duruma yaklaşımı ve endişeleri Yunan basınında geniş yer buldu. Kathimerini gazetesinin İngilizce sürümünde yayınlanan bir makalede, Atina'nın en büyük kaygısının, zayıflamış bir İran'ın Türkiye'yi güçlendirecek olması olduğu belirtildi.
Yunanistan Türkiye'den Korkuyor Mu? İşte Basın Yorumları

Kathimerini gazetesinin "Atina İran-İsrail çatışmasına Ankara objektifinden bakıyor" başlıklı yazısında, Yunan hükümet yetkilileri ve diplomatların, İran ve İsrail arasındaki çatışmanın tırmanmasını birden fazla cephede endişe verici bulduğu ifade edildi. Yazıda, Yunanistan'ın Ortadoğu'daki çatışmalarda "dürüst bir aracı" rolünü oynama çabalarının derinleşen kutuplaşma nedeniyle engellendiği vurgulandı. Ancak, Yunanistan'ın bu arabuluculuk rolünü sürdürme arzusuna rağmen, İsrail ile olan yakın ilişkisine de büyük değer verdiği belirtildi.

Makale, Atina'nın bu iki amacı uzlaştırmak için "ince bir ip üzerinde müzakere etme" gerekliliğine işaret etti. Buna örnek olarak, Yunanistan'ın Gazze'ye insani yardımların yeniden başlamasına izin vermek için Birleşmiş Milletler'de (BM) ateşkes lehine oy kullanması gösterildi. Bu, Yunanistan'ın bir yandan İsrail ile yakın ilişkilerini korurken, diğer yandan bölgesel barışa yönelik çabalara destek verme arayışını ortaya koyuyor.

Media content

"Zayıflamış İran, Türkiye'yi Güçlendirir" Endişesi

Yunanistan'ı en çok endişelendiren noktanın, zayıflamış bir İran'ın, Atina'nın "nominal bir müttefiki ve gerçekte egemenliğine yönelik algılanan en büyük tehdit" olarak gördüğü Türkiye'yi güçlendirecek olması olduğu belirtildi. Bu yorum, Yunanistan'ın bölgesel denge ve güvenlik algısında Türkiye'nin merkezi bir rol oynadığını gösteriyor. Ancak, makale aynı zamanda birçok Arap ülkesinin İran'ın "küçük düşürülmesini" istemesinin Yunanistan'ı bir nebze rahatlattığına da dikkat çekiyor.

Bu durum, Yunanistan'ın Ortadoğu'daki gelişmeleri sadece doğrudan etkileri açısından değil, aynı zamanda Türkiye ile olan jeopolitik rekabeti açısından da değerlendirdiğini ortaya koyuyor. Atina, İsrail-İran çatışmasının bölgedeki güç dengelerini Türkiye lehine değiştirmesinden duyduğu kaygıyı açıkça dile getirmiş oldu.

İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...